-Yanghee Lee, kendinizi takdim eder misiniz?
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dilbilim bölümünde Doktora yaptım. Türkiye’de doktora sürecinde yaklaşık 8 sene Ankara’da kaldım. Doktora tezim,Türkçe ve Korecedeki vücut parçalarını içeren dilsel ifadelerin kavramsallaştırma görünümleri üzerine bilişsel anlambilim (cognitive semantics) çözümlemesidir. Bir başka deyişle, evrensel özelliği taşıyan vücut parçalarını içeren ifadelerin kavramsallaştırma özelliklerinin söz konusu dillerdeki anlatım özelliklerine nasıl yansıdığına bakmıştım. İki dilin benzerliği ve farklılığı açısından sözcük anlambilimi (kelime semantikası) üzerine karşılaştırmalı çalışma yaptım. Bunun dışında da yabancı dil olarak Türkçe öğretimi, Türkçe-Korece karşılaştırmalı çalışmalarına ilgileniyorum. Bir dilin o dili kullanan topluluğunun kültürel ögelerini yansıtan bir ürün olduğunu düşünüyorum ve dolayısıyla bir dile yansıtıldığı kültürel benzerlik ve farklılıklara çok meraklıyım. Ankara Üniversitesi’nde Azerbaycan Türkçesi kurslarına da getdim. Koreye dönmezden önce Bakını görmeyi ve buradaki insanlarla temasta olmak isteğinde bulundum. Görükür Üniversitedeki Azerbaycan dili hocam Rıza Heyet ona bu dili bana sevdire bilmişti. Bakıya geldiğimde de sizinle-Pervane Memmedli hocamla tanıştık.
-Neden Türk dilini öğrenmeyi tercih ettin?
Lise son sınıftayken 2002 Dünya Kupası Kore-Japonya tarafından düzenlenmiştir. O dönemde Kore’de Türkiye hakkında bilgiler yeniden tanıtılmaya başlamıştı. Özellikle Türk dili, daha doğrusu Türkiye Türkçesi ilgimi çekti. Altay dil grubunda yer alan ve Koreceye benzer özellikleri taşıyan Türk dili bana çok çekici geldi. Sonra Hankuk Yabancı Çalışmaları Üniversitesi Türkoloji bölümüne başvurdum ve kazandım. Lisanı bitirmeye yakın Türkçeyi daha derinden anlamak ve okumak istedim. Güney Kore’de aynı üniversitede Yüksek lisans programında Türk dilbilimi üzerine çalıştım. Sonrasında da Ankara Üniversitesi’nde doktoraya devam ettim.
-Türkiye’ye gelen zaman seni neler şaşırta bildi?
Türkiye ile Kore arasında yaklaşık 8,000 km mesafesi bulunur. Türkiye’ye ilk geldiğimde beni çok şaşırtan şey, aradaki uzaklığa rağmen iki ülkenin benzer noktaların fazla bulunmasıydı. Dış görünüş olarak tabi ki, Asyalılardan Türkler çok farklıdır sarışın, kızıl saçlı veya renkli gözler… Ancak Türklerin, Batılılar gibi çok soğukkanlı olmaması, çok cana yakın ve yardımsever olması gibi özellikler Türkiye’deki ilk dönemlerimi kolaylaştırdı. Yabancı ülkeye geldim diye ilk zamanlar biraz tedirgindim ama zor durumlarda tanıdık veya tanımadık kişilerin hepsi yardım etmek için el attılar ve çok sıcak karşıladılar. Ayrıca Kore gibi Türkiye’de de aile ve akraba ilişkileri önemlidir. En basit örnek olarak Türkçede çok sayıda akrabalık ilişkilerini belirten kelime yer almakta, Korece de bu konuda çok zengin bir söz varlığına sahiptir. Bunun dışında komşular veya arkadaşlar arasındaki sıcak ilişkiler, küçüklerin büyüklere saygı göstermesi, bayramda bütün ailenin ve akrabanın bir araya gelmesi gibi Türkiye’nin bazı toplumsal kültürleri Kore’ye ve uzak doğu kültürlerine çok benzediği için bu durumlar beni çok şaşırttı.
-Türkiye ile Kore’nin 3 iyi ve kötü tarafları ne ola bilir,Kore ile Türkiye arasında göze çarpan farklılıklar nedir?
Burada Türkiye Kore’den bu açıdan iyi veya kötü demek biraz zor geliyor. Ancak birbirinden farklı açılar bulunur. Örneğin Türkiye turizim ülkesi olarak doğal güzellikleriyle çok meşhurdur. Denizler, dağlar ve çeşitli anıtlar.. Türkiye’ye geziye gelenler, Koreliler dahil olarak bütün bu doğal manzarasına hayran kalırlar. Turistik yerlerdeki açık hava müzeleri çok iyi bir şekilde korunur ve aynı zamanda turistler için de çok güzel eğlenceler olarak sunulur. Hem Türkiye hem de Kore yarımadalar üzerinde ve üç tarafı denizle çevrilidir. Ancak Kore, Doğu Asya kıtasının en sonunda bulunurken Türkiye ise Avrupa ile Asya’nın arasındadır. Bu coğrafi özelliğinden dolayı Türkiye’de doğu ve batı kültürlerini karışık ve sentezlenmiş biçimde hissetmek mümkündür.Bu çekici özellik, Türkiye’yi ziyaret bütün turistleri etkilemiştir. Yabancı turist gözüyle Türkiye’yi görünce kimilere göre deniz kenarı tatil ülkesidir kimilere göre tarihi alanların çok sayıda bulunan ülkenin kendisi büyük bir tarihi müze gibidir. Ayrıca Asya, Avurpa ve Arap kültürlerini yer yer görebiliriz. Ancak bunların hepsi çok iç içe Türkiye’nin özel bir kültürü haline geldiği için diğer kültürlere benzetmek yerine bütün bunları kapsayan biçimde Türkiye’yi algılamak daha iyi diye düşünüyorum. Türkiye veya Türkler hakkında tanımlamak tek bir cümleyle ifade edilemez. Ancak yine de Türkiye hakkında tanım vermem gerekirse en uygun olarak ‘çeşitlilik’ ve ‘uyumluluk’ kelimeleri seçebilirim.
Kore ise daha çok teknoloji, K-pop, Kore dizileri veya filmleriyle ünlüdür. Türkiye’ye göre Güney Kore yer ölüçümü açısından çok küçük kalır. Doğal kaynakların miktarı daha az ve tarihi anıtlar da kısıtlıdır. Kore’de bir zamanlar ‘kaynağımız insandır’ diye bir şirket reklamı vardı. Bu özetle Kore’nin özelliğini gösteren bir reklamdır. Ülkemizde az bulunan doğal kaynaklardan dolayı Kore’de erkenden yaştan eğitime daha önem verilmektedir. Bir başka deyişle Kore’de insanları yetiştirmeye ve geliştirmeye çaba göstermektedir. İki ülkenin de farklı açılarında kendine özgü özellikler taşıdığı görülür.
-Türkiyede neler olarsa daha iyi durum olurdu?
Türkiye’de temel kurallarına biraz ihmal ediliyor sanki. Bu yüzden basit kurallar örneğin, trafik ışıklarına uyarak yayaların karşıya geçmesi veya sürücülerin daha trafik kurallarına uyarak araba sürmesi gibi konularda dikkat gösterilirse daha güzel olacak. Bunun dışında ilk Türkiye’ye geldiğimde sanal sistemlerin daha çeşitli ortamda kullanılmasını istemiştim, şu an e-devlet sistemi başta olmak üzere artık her konuda internet ortamında kolay erişebildiği için çok memnunum.
-Çin, Japon, Korelileri ayırt eden özellikler nelerdir? (dil,kültür,coğrafi ve b. bakımdan) Bu üç ülkenin bir-birlerine olan tarihi bağlılık ve ayrıntıları.
Korece ve Japonca dil yapısı açısından eklemeli dil olarak Altay dil grubunda yer alır ve Çinceden farklıdır. Korece alfabesi yani ‘Hangıl’ bu iki dilinden de daha farklıdır. Ancak bu üç dilin benzerliğinin nedeni kullanılan kelimelerinden kaynaklanır ve bu benzer kelimeler eski Çinceye dayanır. Konuşmada dilsel farklılıklar oldukça açık şekilde belli olur. Ama temelde ortak kelimelerde benzerlik bulunmaktadır. Korece ve Japoncada Eski Çin alfabesine dayalı Hanca(Korecede kullanılan Çince karakterleri) ve Kanji (Japonyada kullanılan Çin karakterleri) kullanımlar bulunmaktadır. Bu görünümler tıpkı Türkiye’de çağdaş Türkiye Türkçesinde Latin alfabesi kullanıldığı halde söz varlığında çok sayıda Arapça ve Farsça kökenli kelimelerinin bulunduğu gibidir. Azerbaycan Türkçesinde de bu durum geçerlidir. Yabancılar her ne kadar bu üç dili birbirinin aynı düşünse de aralarında büyük farklar vardır. Ancak üç dil arasında görülen bir takım benzerlikler ve farklar dil öğrenmede kolaylıklar sağlayabilir.
-Kore ile Türkiye eğitim sistemindeki farklılık var mı?
Kore’nin eğitim sistemi ilkokul-orta okul – lise üzerinde 6-3-3 senelik sitemine sahiptir. Lise son sınıfta yılda bir kere (kasım ayında) üniversiteye giriş sınavı yapılmaktadır ancak, üniversitelere göre değişik başvuru programı altında öğrenci alımlar yapılmaktadır.
-Azerbaycana bir kere geldin, ne söyleye bilirsin bu ülke hakkında?
Ankara Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri bölümünde Azerbaycan dersine misafir öğrenci olarak katılmıştım. Bakü hakkında yalnız derste işlediğimiz konular çerçevesinde ‘İçeri şehir’ ve ‘Petrol ülkesi’ gibi anahtar sözcükleri biliyordum. Açıkçası Azerbaycan’a gelmeden önce bunların dışında pek bilgim yoktu. Ancak geldiğimde anladım ki Bakü çok modern bir şehir idi. Şehirdeki gökdelelenler ve değişik şekilde görkemli yapılar Bakü’nün modern tarzını çok iyi yansıtıyordu. Ancak aynı zamanda eski batı mimari üsluplarını ve Rusya mimarisini de görebildiği için çok dinamik bir şehir imajını verdi. İnsanlar güler yüzlüydü, yabancı turistleri Türkiye’de olduğu kadar fazla göremedim ama yabancılara da çok sıcak davranıyordu. Bakü’de gece dolaşmak çok güvenli ve geç saate kadar açık kafeler ve marketler bulunduğu için elverişli ve güzeldi. Sokakların her köşesi temiz, gündüz ile gece ayrı ayrı güzeldi.Ayrıca değişik mimari yapılar arasında bulunan şehir içine adım atınca, sanki zaman makinasına binmiş ve eski bir çağa dönmüş gibi hissettim.Üstelik deniz manzarasıyla birlikte inanılmaz güzel ve iyi bakım yapılmış parklar uzun uzun deniz kenarını devam ediyordu. Bakü’yü gördükten sonra fırsat bulunca mutlaka tekrar gitmek isterim.
-Teşekkürler.Yeniden görüşmek ümidi ile.