Falanca partinin ‘kanlı mı gelsek kansız mı?’ sözüne kızmıyorum, Anıtkabir’de Ulu Önder’in huzurunda şeriat şovu yapanları, heykelini parçalamaya çalışanları gördükten sonra… El feneriyle hırsızlık yapanlara kızmıyorum artık, Deniz Feneriyle hırsızlık yapanları gördükten sonra… Rahmetli Cumhurbaşkanımıza kızmıyorum artık, özelleştirmede ilk köprüleri sattı diye, özelleştirme adına ülkeyi, geleceğini satanları gördükten sonra… Haydi yok mu alan, batan geminin malları bunlar… Santral alana Orta Anadolu linyitleri bedava… Yetişen alıyor… Kooşşşş… Süt Kurumunu alana on Montofon on da Holstein cabası… Petlas’ ı, Botaş’ ı, T.E.K. ‘i, P.T.T’ yi alana başbakan yardımcısı bedava… Şimdi müşteri beklemenin tam zamanı… Bunları falanca şehir esnafından bir işadamı mı alacak sanıyorsunuz. Zor alır… Sen kamuoyuna zarar ediyorlar diyeceksin, sonra da var mı alan diye çıkacaksın. Zararlı olanı kim alır? Tabi ki yabancı sermayeler ve Türkiye için ağzı sulanan kapitalist ülkeler. Kâr eden şirketler ithal kenelere, zarar edenlerse emeklilik yaşının artmasıyla yerli dedelere, ninelere… Son 15 yılda, 10 liman, 81 santral, 40 işletme, 3 bin 483 taşınmaz, 3 gemi ve 36 maden sahası satıldı. Bunların arasında yıllarca devlet kasasına önemli gelir getiren kuruluşlar da var. Evet bu satışlardan toplam 60 milyar dolar gelir sağlanmış ama cumhuriyetin kuruluşuna da tanıklık eden ve para basan birçok kurum ve tesis, artık Hazine’ye düzenli gelir getiremeyecek. TÜRK TELEKOM’un yüzde 55’i Arap sermayesi Ojer Telekom’a, TÜPRAŞ’ın yüzde 51’i 4.1 milyar dolara İngiliz Shell- Koç ortaklığına satıldı. 2006’da PETKİM’in yüzde 51’i 2 milyar dolara Azer Socar’a, TEKEL’in 6 adet sigara fabrikası 1.7 milyar dolara Hollanda merkezli British&American Tobacco’ya satıldı. TEKEL’in içki bölümünü 2003’te alan yerli Mey, 3 yıl sonra aldığı fiyatın 2,5 katına hisseleri ABD’li fon TPG’ye devretti. Fon 5 yıl sonra Mey’i özelleştirdiği fiyatın yaklaşık 10 katı fiyata İngiliz Diageo şirketine sattı. Özelleştirmelerin üzerinden geçen 10 yıllık süre içerisinde her iki kurum da yüksek kârlara ulaşarak değerlerini katladı. Ancak devlet stratejik öneme sahip bu şirketlerde kontrolü kaybetti. İşin en acı yanı ise bunların ortalama %70’i yabancıların eline geçmiş oldu. İşin ilginç yanı ise ”Yapılan özelleştirmeler bizlere ne getiriyor, ne götürüyor?” diye gerçek anlamda sorup, üzerinde duran da yok. Her zaman olduğu gibi düz mantık kuruluyor: Para geliyor ya, gerisini boş ver… Son 15 yılda yabancı şirketler başta kamu kuruluşları olmak üzere, finanstan enerjiye, sağlıktan eğitime, perakendeden gıdaya kadar birçok sektörde ağırlığını artırdı. Bankacılık sektörünün yüzde 50’si, sigortacılık sektörünün yüzde 70’i yabancı şirketlerin kontrolüne geçti. İlaç pazarında hali hazırda 106 yabancı şirket var ve pazar payları yüzde 70 düzeyinde. Akaryakıt sektöründeki yabancıların payı yüzde 65, doğalgazda yüzde 15 olurken, 2008’de sıfır olan elektrik piyasasındaki yabancı sermaye payı, yapılan özelleştirmelerin ardından yüzde 20 seviyesine çıktı. Artık en önemli kaynaklar üzerindeki tasarruf hakkını kaybeder duruma geliyoruz. Zira yabancılar istedikleri zaman bütün yaşamsal kaynaklarımızı bizlere yasaklayabilirler… Şimdi ise en çok gelir getiren bir kurumun özelleştirilmesi gündemde: Milli Piyango. Kooşşş vatandaş koooşşş… Batan geminin malları bunlar… Alın, kârınızı üçe katlayın. Piyango ikramiyesinden farksız bunlar… Koşşşş… TEKEL’in 17 fabrikasını 292 milyon dolara alan Limak-Özaltın-Çarmıklı, bir yıl sonra, tek bir çivi bile çakmadan, 820 milyon dolara Amerikan şirketi Texas Pasific Group’a sattı. O da 2.5 milyar dolara İngiliz Diego şirketine devretti. Gördünüz değil mi aradaki kâr farkını. Piyango ikramiyesi değil de nedir bu? Cumhurbaşkanı’nın Isparta’da Amerikan merkezli Coca Cola fabrikasını açtığı gün 86 yıl önce kurulmuş TEKEL TEKİRDAĞ Rakı Fabrikası kapatıldı. Fabrikanın 102,5 dönümlük arazisi üzerinde konut-rezidans-alışveriş merkezi yapılacakmış. Yine aynı gün TEKEL’in 17 fabrikasından biri olan ve Atatürk döneminde Atatürk Orman Çiftliği’nde kurulu Bira Fabrikası’nın arazisinin hemen bitişiğindeki arazinin TOKİ tarafından Amerikan Büyükelçiliği’ne satıldığı çıktı ortaya. Bütün değerlerimizi yitiriyoruz bir bir… Özelleştirmeyi sadece bir üretim tesisinin el değiştirmesi veya tesisin kamudan özel sektöre geçmesi olarak algılayanlar var. Oysa bundan ibaret değildir durum. Özelleştirme ekonomiyi çok sayıda olumsuz etkilerle karşı karşıya bırakan bir uygulamadır. Peki nelerdir bunlar: -Arsa spekülasyonu -Beşerî sermaye kaybı -Borçların kamunun üzerine yıkılması -Dış bağımlılığın artması -Döviz kaybı -Ekonomik yolsuzluk (hortumlama, soygun, rant yaratma, kayırma) -Gelir kaybı -Görevi ihmal -Görevi kötüye kullanma -Haksız rekabete yol açma -Halkı kandırma -Halkın malının sermaye kesimine aktarılması -Hukuk ihlali (usulsüzlük, usulsüz işlem, sözleşmeye uyulmaması) -İşsizliği artırma -Kamu kaynaklarına zarar verme (halkın malını gasp, devlet malını çarçur etme) -Kamunun borç yükünü artırma -Kamu kaynaklarını peşkeş çekme -Kartel oluşturma -Pahalılığa yol açma -Sermaye stoku kaybı -Taahhütlere uymama -Tarıma darbe (hayvancılığa darbe ) – Ulusal güvenliğin tehlikeye atılması) -Ulusal kaynakların ya da piyasanın yabancıların eline geçmesine sebep olma -Üretim kaybı (üretimi durdurma) -Vergi kaybı Ülkemizde bu saydıklarım içerisinde görmedikleriniz var mı? Peki ülkemizde yaşanmaya başlanmış bu sonuçlar bile artık özelleştirmelere son vermemiz gerektiğinin ispatı niteliğinde değil midir? Ama kimin umurunda… Daha sırada satılacak birkaç tesisimiz kaldı ya, para getirecek ya hemen satılmalı değil mi? Hazineye girecek düzenli para kimin umurunda ki? Yukarıda bahsettiğim gibi Milli Piyango ile devam edecekmiş satışlar. Sonrasında TCDD, enerji santralleri varmış… Biz şimdiden bağıralım yeniden: Koooşşş vatandaş koooşşşş!…
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.