Konuşan yönetici, vatandaşını iyi tanımalıdır. Vereceği mesaja kendinin de inanması gerekir. Vatandaşa geniş ufuklar göstermelidir. Çünkü vatandaş geleceğini ve ülkenin gidişatı için bir şeyler öğrenmek ister.
Vatandaşa hitap etmek, onu neşelendirmek, heyecanlandırmak işlerinde kolaylık sağlayacak teknik gelişmeleri ayağına getirmek demektir. Böylece ruhunu güzelleştirmek ve sağlıklı bir fiziki yapıya kavuşmasını sağlamak esastır.
Yöneticinin koşması, başarı için ise, vatan ve millet peşinde belirli mevziler aşılmalıdır. Aşacaksın mevkileri fakat millete üstten bakmayacak, onun derdine derman olacaksın.
Hiçbir etki altında kalmadan, yardım sever olacaksın. Ahlak ölçüleri içerisinde kimseye taviz vermeyeceksin. Bu konuda kendini özgür hissedeceksin. Hiçbir şahsa bağlı kalmayacaksın. Kendini bir yerlere bağlı hissetmeyeceksin. Hiçbir kuvvet veya güç sana dizgin vuramayacak.
Yönetici her konuda aklına baş vuracaktır. İradesiyle davranışını kontrol edecektir. Yapı olarak, mütevaziliğini kaybetmeyecektir.
Doğru bildiği yolda, dürüstçe hareket edecek. Vatandaşı yalanla aldatmayacak. Adam konuşuyor, söylediğinin hiçbiri doğru değil. Böyle bir konuşmaya niçin ihtiyaç hissediyorsun diye sorulduğunda, anladıkları telden söylüyorum diyor.
Öyle bir devirdeyiz ki, dünyanın öteki ucundan konuşup anlaşıyorsun. Öğrencim soruyor, hangi renk kalemi alayım diyor. Arkadaş, “Son nokta” nerden nereye geldik sen kalkmış Abdülhamit, interneti bulmuştur diyorsun. İnsan biraz utanır. Böyle bir konuşmayı vatandaşa nasıl yapabilirsin, yapmamalısın. İnanın vatandaş o profesörden daha bilgilidir.
Yönetici doğruları söylemeli, topluma bir şeyler öğrettiğine inanmalıdır.