Bir kesim mutlu ve herşey çok iyi diyor. Bir kesim takdir çalıyor ama hizmet te ediyor diyor. Bir kesim çaresiz geçim derdinde. Bir kesim paralarıyla yurtdışına gidiyor. Birileri de pişkinlikle sırıtıyor.
Ülkenin birikimi fabrikaların yabancılara satışı, temel üretimlerin durdurulması, her konuda özelikle tarım ve hayvancılık alanında vergi muafiyeti ile ithalatın artışı, ülkede üretici şaşkın çaresiz.
Ekonomik büyümede rekor olmuş. Kim nasıl ne şekilde neye göre hesaplıyorsa, birileri Türk halkıyla, sokaktaki vatandaşla dalga geçiyor. Düşük kur yüksek faizle, ithalata dayalı, ihracatla büyüyen ekonomi! İstihdam yaratmayan Türk halkına yansımayan gelir artışı.
Yandaş medya; ihracattaki artışı yazıyor ama bir kaç misli artan ithalat rakamlarını gizliyor…
Dolar milyonerlerin arttığı, işsizliğini yoksulluğun kol gezdiği, fuhşun, ahlaksızlığın her yeri sarmaladığı ülke gerçeği, yine örtülüyor.!
Bunlara rağmen ne yapılıyor?
Yandaş olmayanları eleştirmeye devam ediyorlar.
Öfke kaynaklı hitabet sanatı ile basın özgürlüğü idealini yerle bir etmeye devam ediyorlar.
Medya kötü yazınca ekonomi kötü gitmez.
Türkiye’deki durum; kötü yönetimin doğurduğu sarsıntıdır.
Ülkenin istikrarına zarar verecek siyasi kumarlar oynanıyor. Bunca sorumsuzluğu yap sonra bir iç ve dış bol harcırahlı gezilerle, konuşmalarla bütün sıkıntılardan kurtul. Böyle bir sihirbazlık yeteneğine hiçbir iktidar sahip olamaz.
Yabancı yatırımcılar Türkiye’de işlerin iyiye gideceğine ikna olmuyor.
Özellikle son birkaç yılda yapılanlar ile kurumlar birbirine düşürüldü. Bu yetmiyor gibi kurumların kendi içlerinde de çatışmaları, kutuplaşmaları körükledi.
Cumhuriyet tarihinin kâğıt üstünde en sorunsuz kesimi; vehimleri ile saplantıları ile sürekli sorun üreterek hem kendi rahatını kaçırıyor, hem ülkenin…
Bu Cumhuriyet, Avrupa belâlı diktatörlerin elinde nefes darlığı çekerken “Basın özgürlüğünden doğan sakıncaları ortadan kaldıracak araç yine basın özgürlüğünün kendisidir” diyen bir anlayışla yola çıkmıştı.
Fırtına öncesi sessizlik vardır. Hatta güneşli güzel bir hava olur. Herkes yanılır. Sonrasında kopacak olanlar konusunu düşünmez bile. Depremler de öyle olur genellikle. Kimse ciddiye almaz işaretleri.
Çetenin iktidara getirilişi; biz Atlantik ötesinde planlanan ve Irak işgali Afganistan işgali gibi İslam ülkelerine yönelik operasyonlarda Türk toplumunu sindirecek, etkisizleştirecek bir proje olduğundan bahsetmiştik.
Saf ve temiz iyi niyetli bazı Müslümanlardan tepki göstermişti.
Sıra İslami kesimin denetim ve kontrol altına alınması gerekiyordu. Afganlı liderin dizinin dibinde biat eden İslamcı kişiyi görünce, para hırsını şöhret hırsını da keşfedince, İslamcı camiayı kontrol edebilecek ekibi de bulmuşlardı. Proje böyle başladı böyle yürüdü ve yürüyor.
Halk gerçekleri algıladıkça ihanet yapılanmasının etkisi gücü kırılacaktır.
Türkiye; siyasi, ekonomik, toplumsal fırtına öncesini yaşıyor. Umarım ötekileştirmenin ya bendensin ya karşısın anlayışı ile ülke insanı birbirine düşürülmez. Kin nefret tohumları ülkeyi sarmadan etkisizleştirilir.
GüNüN SöZü: Fırtınaya yakalanmadan önce tedbirini al.
Av.Nurullah AYDIN
11 Haziran 2018-ANKARA