Kime sorsanız: “Nasılsın” diye?
Genellikle: “iyiyim” cevabını alırsınız…
Bu cevap, kişinin halinden memnun olduğunu beyan eden sözcük olduğu gibi şükür-elhamdülillah gibi manalarına da yorulabilir.
İyiyim demek çok büyük bir laf ve iddia aslında… Şimdilerde bize basit gelse de.
Kendini iyi olana idafe ve nisbet etmek, iyilerden olduğunu belirtmek! Bu da başka bir anlamı…
Peki, iyi kimdir, kimlere denir? Dahası iyilik nedir?
Bir yazımda: “Suyundan içemeyeceğini bildiği halde kuyu kazan bir insan, iyiliğin gerçek anlamını çözmeye başlamıştır.” Demiştim. Buradan yola çıkarsak müsbet bir neticeye varabiliriz belki.
Kültürümüzde iyiler, muttaki olarak isimlendirilir ki Allah onlar hakkında Hadid suresi 21. ayette: “takvâ sahipleri için hazırlanmış olup gökler ve yer kadar geniş olan cennete girmek için yarışın!” demek suretiyle müttakileri cennetlikler olarak tanımlar.
Bu ayetten de anlaşılacağı gibi cennet, takva sahibi yani bugünkü ifadeyle iyiler için hazırlanmış.
Peki, komşunuz iyi mi, iyilerden mi?
Size biraz daha yardımcı olayım ve tabiri caizse size Kur’an’dan biraz kopya vereyim, iyilerin kim olduklarına dair.
İlk önce Allaha ve resulüne iman etmiş olmalılar. Peki, bugünkü iman gibi mi, dostlar. Bunu da size bırakıyorum.
Ayrıca Ali İmran suresi 133-135 ayetlerinde: “O takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever. Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler.”
Uzatmamak adına Allah katında muttakilerin/iyilerin kimler olduğunu ayet ve hadisler ışığında araştırmanızı istirham edeceğim…
Şimdi de başka bir şey sorup bitiriyorum: peki ya Allah bu soruyu komşunuza sorsa, sizce cevabı ne olur?
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm:
– “Vallâhi imân etmiş olmaz. Vallâhi imân etmiş olmaz. Vallâhi imân etmiş olmaz” buyurdu.
Sahâbîler:
– Kim imân etmiş olmaz, yâ Resûlallah? diye sordular.
– “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!” buyurdu.
Buhârî, Edeb 29; Müslim, Îmân 73. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 60
Müslim’in bir rivayetine göre ise:
“Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse cennete giremez” buyurdu. Müslim, Îmân 73
Yine Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edilen bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Vallâhi mü’min değildir, vallâhi mü’min değildir, vallâhi mü’min değildir.”
“Kim Ya Rasulallah?” diye sorduklarında, Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Komşusu, belâlarından emin olmayan kimse (mü’min değildir).”
Yani bu hadisler ışığında yukarıda sorduğumuz “Komşunuz Cenneti Hak Ediyor mu?” sorusu sizin komşunuza sorulsa, acaba komşunuz sizin cenneti hak ettiğinize dair tereddüt eder mi? Onu tereddüde düşürecek eylemlerleriniz hatta söylemleriniz oldu mu?
Veya siz hakkınızda bunun komşunuza sorulmasına, cesaretle ve kendinizden emin bir şekilde gönül rahatlığıyla evet deyip müsaade eder misiniz vesselam…