Arapların tabiriyle dünyanın cenneti denilecek güzel bir memlekette yaşıyoruz; önümüz deniz, arkamız yayla, arasında yeşilliğin her tonunu cömertçe sergileyen bahçeler ormanlar dereler tepeler yaylalar.
Bu coğrafyada yaşadığımız ve bedel ödemeden bu zenginliklere sahip olduğumuz için belki farkında değiliz ancak üzerinde yaşadığımız bu zengin coğrafyanın kıymetini bilmemiz lazım.
Gülyalı’dan Ünye’ye uzanan yaklaşık 100 km’lik sahil kuşağımızın hemen her noktası hikayeler ve zenginliklerle dolu, keşfedilmeyi ve kıymetinin bilinmesini bekliyor:
Şehrimizin hemen önünde Kotyora’mız var, binlerce yıllık hikaye ve yaşanmışlıklar barındırıyor, dokunulmayı hissedilmeyi korunmayı ve paylaşılmayı bekliyor.
Perşembe üzerinden Fatsa’ya uzanan sahil-kültür yolumuz var: üzerinde tarihi doğal Vona Limanı, Perşembe koyları, Yason Burnu, Yalıköy, Medreseönü, Bolaman gibi herbirinin kendi içerisinde hikayesi ve bu yolu kullanan herkeste bıraktığı hatıraları olan yaşanmışlıklar var.
Yalıköy deyince son 50 yılımızda bu yolu kullanan herkesi doyurmuşluk vasfı ve lezzeti var.
Kültür ve tarih şehrimiz Ünye’nin ulusalda ve uluslararasında bilinirliği var; hamamları, sarayları, kiliseleri, medreseleri, devlet adamı yetiştiren mekanları, çarşıları gibi her yönü tarih kokan ancak betonlaşma baskısıyla boğuşan ve kıymet bilinmeyi bekleyen bir aciliyeti var.
Bolaman’da Haznedaroğlu konağımızın, tarihsel derinliğini mekana yansıtarak yüzyıllara meydan okumuşluğu var.
Altınordu’da sahile 5 dakika ve 5 km mesafede Kayabaşı örnek köyümüz var, hem otantik ikramlarıyla hemde Anadolu insanı sıcaklığını misafirperverliğini sergiliyorlar.
Altınordu’yu Boztepe, Kurul Kalesi, Yoroz Tepesi olarak 180 derece ölçüde çevreleyerek 3 tepeyle kuşatıyorlar, küçük dokunuşarla sahil sıcağında boğulan yaşayanlarını ve misafirlerini serinletme şehre tepeden bakma vazifesi görüyorlar.
Fatsa Kabakdağı’nda Gürcü mutfağının tüm zenginliklerini sergiliyorlar, Gürcü kültürünün tüm sıcaklıklarını yaşatıyorlar, organik ve otantik ikramlarıyla oyunlarıyla misafirlerini mest ediyorlar, tek başlarına adeta Fatsa’yı arkadan kucaklıyorlar.
Ünye kalesi, Yunus tepesi gibi değerlerimiz kültür şehrimizi arkadan sarıyor, 5 dakikalık 5 km lik mesafede serinletiyor, gelenlerine Anadolu sıcaklığını nakşediyorlar.
Akkuş’tan Mesudiye’ye yayla ve orman kuşağımız şehrimize dünyanın cenneti dedirtecek tüm güzellikleri sunuyorlar. Ünye’nin arkasında Akkuş ormanları yaylaları, Fatsanın arkasında Kumru Ericek, Aybastı Perşembe yaylaları ve ormanlarımız, Altınordu’nun arkasında Gölköy Ulugöl, Kabadüz Çambaşı, Mesudiye Yeşilce gibi daha birçok göl orman yayla ve yaşam alanları şehirlerimizi kuşatıyorlar tamamlıyorlar kendilerine çekiyorlar gelenlerini rehabilite ve motive edip enerji depolatıp ömürlerine ömür katıyorlar.
İsim zikretmediğim nice; ormanlar, kanyonlar, yaylalar, obalar, buralarda yaşanmışlıklar kültürler kalıntılar, mezarlar, türbeler, yapılar…
Kıymetli okurlarım; Hazreti Allah her biri çok özel kıymet barındıran bunca potansiyeli meccanen vermiş, herbireri kıymet bilinmeyi bekliyorlar, tüm bu değerler ilmek ilmek işlenerek doğru kurgulanarak yeni yüzyıllarda ayakta kalmak şehrimizi ayağa kaldırmak ve yeni doğru hikayelerle zaman yolculuğunda hak ettikleri yerlerini almak istiyorlar.
Malum, nimetin kıymetini bilemediğimiz zaman elimizden kaçıverir ve kendimizi hayıflanır vaziyette buluruz.
Dolayısıyla; tüm bu potansiyelleri hak ettiğiyle buluşturmak, kendimizi ve misafirlerimizi dönüştürmesinin önünü açmak, halkımıza kazanç misafirlerimize kültür transferine dönüşmelerini sağlamak için hem çok yönlü düşünmemiz ve bütünü kaçırmamamız lazım hemde KIYMET BİLMEMİZ LAZIM…
Bu yaz değerlerimizi ailecek ve eşimizle dostumuzla ziyaret ederek başlayabiliriz mesela.