Taşların üzerine uzandım ve dalgalarla çakıl taşlarının oynaşmasını izledim. Martıların sesi kulağıma kadar geldi. Bu saatte martılar, dedim. Dalganın yayıldığı kumda, ayaklarım hafif ısınarak, yürümeye başladım. Işınlar gözüme geldi, rahatsız oldum. Yine de dere kenarına kadar gittim. Dere de dalgalara özenmiş ve suyunu kuma yaymıştı.
Koca çınarın yaprakları da ışığı tutmuş, gölgesini, dere yatağına aktarmıştı. Serin bir esinti, yüzümü yalayıp geçti. Tekrar dalgalara döndüm ve kumun sıcaklığını yeniden hissettim. Kıyıların kumu ve çakıl taşlarına dalgalar usanmadan yayılıyor ve tekrar geri gidiyordu.
Bu defa biraz daha büyük taşlara oturdum ve kuşlar, ağacın gölgesinde tünemiş bekleşiyordu. Deniz henüz dalgalanmamıştı. Kayıklar kasabaya doğru sessizce geçti. Gece boyu tutulan balık, toptancı tezgâhında yerlerini alacaktı.
Oturduğum yerden, oltamı dalgalara fırlatmaya hazırlandım. İlçeye yol alan kayıkları izlerken, oltayı dalgalara doğru attım. Balık avı bir tutkuydu içimde. Güneş iyice yükselene kadar, olta atmaya devam ettim. Fakat başarılı olduğumu söyleyemem. Çünkü kuşlarla olan etkileşmem, balık için gecikmeme neden oldu.
Güneş ısıttıkça, balıktan eser kalmadı. Rüzgâr esmeye başladı, dalgalar yükseldi. Toplandım ve evin yolunu tuttum.
Bir gün sonra, ilk ışınlardan önce, olta atmaya başladım. Her atışımda oltama balık vuruyordu. Güneş ışınları ısıtmaya başlayınca dün ki pozisyona düştüm. Oltama bir tane dahi balık gelmedi.
Bir hafta sonra, kardeşimle gün açılmadan denize vardık. Oltamızı hazırlamadan önce bize doğru aceleyle bir kayığın geldiğini gördük. Oltalarımızı açmadık ve bekledik. Kayıkçı halatı attı, onu taşa bağladık ve kayığı kanara çektik. Kayıkçı, teşekkür etti. “Balık az, top sahasına gelenlere satarım. Onun için kasabaya geçmeyeceğim,” dedi.
İki kilo da biz alalım, dedik ve balıkla eve döndük.
Eve geldiğimizde elimizdeki balıklara şaşırdılar. Kardeşim, kayıkçı olmasaydı, güneşte yanmaya devam edecektik. Kayıkçı sporculara balık söz vermiş, iki kilosunu da biz satın aldık.
Böylece sabah balığımızı hazır elde etmiş olduk.
Hasan TANRIVERDİ