6 Şubat 2023 Pazartesi günü Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki iki deprem 10 ilde büyük yıkıma neden oldu. Osmaniye, Kilis, Şanlıurfa, Gaziantep, Diyarbakır, Adıyaman, Hatay, Adana, Malatya ve Kahramanmaraş’ı vuran depremin bilançosu her geçen saat daha da ağırlaştı. Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesinde birçok il depremle sallandı. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerini üs edinen 7,7 ile 7,6 büyüklüğündeki bu depremler, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki Trabzon, Rize, Ordu, Giresun ve Gümüşhane illerinde de hissedildi. Depremlerin ardından 2500’ün üzerinde artçı sarsıntı gerçekleşti. Yazı kaleme alınırken ölü sayısı 40 bine yaklaşmıştı, yaralı sayısı ise 110 binin üzerindeydi. Bu rakamların geçen zamanla birlikte maalesef çok daha fazla artacağından endişe ediliyor.
Deprem nedeniyle Türkiye’de yedi gün süreyle milli yas ilân edildi. Bütün yurtta ve dış temsilciliklerimizde bayrağımız yarıya çekildi. Depremin büyük yıkıma neden olduğu Kahramanmaraş, Osmaniye, Şanlıurfa, Kilis, Adana, Diyarbakır, Adıyaman, Hatay, Malatya ve Gaziantep illeri genel hayata etkili afet bölgesi ilân edildi.Yine deprem bölgesinde işlerin hızlı ve sağlıklı yürütülebilmesi için “Olağanüstü Hâl” ilân edildi. KYK yurtlarının depremzedeler için kullanılabilmesi için bütün üniversiteler bir dönem boyunca uzaktan eğitime geçti. Anaokulu, ilk, orta ve lise düzeyindeki okullar ise iki hafta süreyle tatil edildi.
İlk iki gün fazla bir şey yapılamasa da deprem bölgesinde 10 günü aşkın bir süre devam eden arama kurtarma çalışmalarında toplam 233.320 personel, 12.322 araç ve iş makinesi ile birlikte 70 uçak, 167 helikopter, 24 gemi, 45 İHA ve 9 drone görev yaptı. Tarihte eşine emsaline az rastlanmış bir facianın sonunda koskoca şehirler bir anda yok oldular. Deprem on binlerce insanımızı yuttu. Depremzedelerin yeme içme ihtiyaçlarının giderilmesinin ardından sırada evsiz kalan yüz binlerce kişinin barınma ihtiyacını gidermek var. Bunu da devlet-millet (hayırseverler) işbirliğiyle inşallah halledeceğiz. Memleketlerindeki büyük afetten dolayı muhacir konumuna düşen kardeşlerimize ensar olup yaralarını saracağız. Bu bizim bir anlamda vatandaşlık ve insanlık borcumuzdur. Barınma kapsamında Antalya’daki otellere 100 bin depremzede yerleştirildi. Havanın buz kestiği bu karakışta KYK yurtları, polisevleri, öğretmenevleri ve devlet dairelerinin misafirhaneleri ile sosyal tesisler depremzedelere tahsis edildi. Türkiye’nin 81 vilâyetinde vatandaşlar ilâve konutlarını depremzedelerin kullanımına açtı. Herkes bir şeyler yaptı.
85 milyonluk ülkeyi yasa boğan 6 Şubat depreminde insanlarımızın ne kadar diğerkâm ve fedakâr olduğunu bir kere daha gördük. Cömert insanlarımız tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi (Kuvay-ı Milliye ruhuyla) bu korkunç deprem felâketinde de fedakârlık yarışına girdi. Öte yandan devletimizin bütün elemanları ve kuruluşları canla başla çalıştı. Askerlerimiz, polislerimiz, sağlıkçılar, karayolları teşkilâtı, AFAD, Kızılay, küçük büyük bütün belediyeler, iş yeri sahipleri, Diyanet teşkilâtı ve bütün halk bu depremin yaralarının sarılması için gecelerini gündüzlerine kattılar. Az veren candan, çok veren maldan verdi. Bu muhteşem tablo, yanan yüreklerimize bir nebze de olsa su serpmiş oldu. Türkiye Felekate Yaşıyor İnsan hayatında bazı zamanlar bir milât hükmündedir. Bu deprem de bizim milâdımız olsun.
Gelin bu depremden sonra hayat kitabımızda yepyeni bir sayfa açalım. Ruhumuzda manevî bir temizlik ve tadilat yapalım. Daha evvel namaz kıl(a)mamışsak artık bundan sonra namaz kılmaya başlayalım. Bugüne kadar oruç tut(a)mamışsak bu ramazanda ve bundan sonraki bütün ramazanlarda oruç tutalım. Yakın ve uzak çevremizden birilerinin gönlünü kırmışsak onlardan özür dileyelim, yaptıklarımızdan pişmanlık duyalım, gönlünü kırdıklarımızla helâlleşelim. Üzerimizde kul hakkı varsa vakit kaybetmeden onları sahiplerine ödeyelim. Unutmayalım ki gün bugündür, ân bu ândır; yarın diye bir şey yoktur. Gelin, bu kıyamet provası hükmünde olan büyük depremden sonra hayatımıza çekidüzen verelim. Ruhumuza ve kalbimize yaratılış gayemize uygun düşecek şekilde yeniden bir format atalım. Bırakın bir gün sonrasını, bir saniye sonrasına bile hükmedemeyen biz aciz kullar neyimize güvenerekten üstünlük taslarız, başkalarına kibirle bakarız?
Bütün bu yaşanan derin ve tarifsiz acılardan sonra görünen o ki binalar mevcut yasa ve yönetmeliklere uygun olarak yapılmıyor. Yine bu korkunç manzaraya bakınca görünen o ki millete mezar olan apartmanlar inşa edilirken müteahhitler malzemeden çalmış, liyakatsiz bürokratlar olan biteni kenardan seyretmiş, yerel yönetimler de onlara çanak tutmuştur. Yani bu büyük felâketin yaşanması için bütün şartlar maalesef elbirliğiyle hazırlanmıştır.
Deprem bölgelerinde, fay hatları üzerine sorumsuzca yüksek binalar inşa eden, buradan elde ettikleri haram paralarla caka satan müteahhitleri, onlara ruhsat veren ilgilileri önce Allah’a, sonra da Türkiye Cumhuriyeti’nin hakim ve savcılarına havale ediyoruz.