Rusya ile Ukrayna arasında uzun süredir devam eden çatışmalar ciddi boyutlara ulaştı. İşin içine ABD, Fransa NATO dahil oldu ve savaşın boyutu genişledi. Tehlikeli sinyaller alınıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin talimatıyla Ukrayna güçleri savaşın ilk günlerinde sıkı sıkıyı tutundukları savunma pozisyonlarından ayrılarak karşı taarruza geçmiş durumdalar. Rusya bu gelişmelerden oldukça rahatsız..
Moskova ise NATO ve Batılı ülkelerinde askeri ve finansal yardımıyla oldukça güçlü bir orduya dönüşen Ukrayna’ya karşı ellindeki bütün kozları sahaya sürüyor. Uluslararası basına yansıyan son haberlerde, Rusya’nın nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip Sarmat füzelerini de kullanım için hazırladığı ifade ediliyor. Bu Kıyamet Savaşının başlangıcı demektir.
Rusya, kıtalararası balistik füze Sarmat’ı savaş durumuna getirdiklerini duyurdu. 18 bin kilometre menzile sahip füze, saatte 25 bin kilometre hıza ulaşarak ABD’yi dakikalar içerisinde vurabilecek güçte! Allah korusun füzelerin karşılıklı ateşlenmesi demek nükleer bir savaşın başlaması ve milyonlarca insanın ölümün gündeme gelmesidir ki bu Şeytani bir plandır ve insanlığın yok edilmesidir.
Rusya Devlet Başkanının ‘yenilmez’ olarak tanımladığı kıtalararası balistik füze Sarmat (Şeytan), saatte 25 bin kilometre hıza ulaşıyor ve çok rahat bir şekilde Amerika’yı vurabiliyor.
Dünyanın en uzun menzilli füzesi olarak da bilinen RS-28 Sarmat, 18 bin kilometre menzille ve 200 ton ağırlığa sahip. Saatte 25 bin kilometre hıza erişebilen füze, ABD’yi dakikalar içinde vurabileceği ifade ediliyor.
Amerika füze savunma sistemini, radar istasyonlarını Rusya’nın en dibine kurmaya çalışıyor, kuruyor. Rusya da buna karşılık olarak gerekirse füzelerini, atomunu, nükleerini kullanmaktan çekinmeyeceğini söylüyor. Savaş doktrinini “Nükleer caydırıcılık” üzerine bina ediyor. İsrail Almanya’dan nükleer füze taşıma kapasitesi olan denizaltılar alıyor, Diğer taraftan İran füzelerini sergileyerek gözdağı vermeye çalışıyor. İran’ı vurmak isteyen İsrail ve Amerika’nın karşısına ise yine Rusya dikiliyor. Suriye’de de Rusya kendisini ortaya atıyor.
Rusya ve ABD’nin sahip olduğu nükleer silah sayısı, dünya toplamının neredeyse yüzde 90’ını oluşturuyor. Kullanılabilir nükleer silahlarına ek olarak, her iki ülke ayrıca daha önce askeri hizmetten çıkarılan ve kademeli olarak söktükleri 1000’den fazla savaş başlığına sahip bulunuyor. Bunların savaş anında kullanılması Kıyametin başlangıcı demektir.
Dünyanın üçüncü büyük nükleer gücü olan Çin’in, Ocak 2022’de 350 olan savaş başlığı sayısını Ocak 2023’te 410’a çıkardığı düşünülüyor. Bu cephaneliğin artmaya devam etmesi bekleniyor; güçlerini nasıl yapılandıracağına bağlı olarak Çin’in 2030’ların başında en az ABD ya da Rusya kadar kıtalararası balistik füzeye (ICBM) sahip olabileceği açıklanıyor.
3. Bir dünya savaşı çıktığı zaman atom bombaları, nükleer bombalar gündeme gelecek bu da insanlığın katli anlamını taşıyacaktır. Onun için deniliyor ki: 3. dünya savaşının başlangıcı Kıyametin başlangıcı olacaktır. Nükleer taarruz demek insan neslinin ve tüm canlıların katli demektir.
Durum gerçekten çok vahim ve tehlikeli. İnsanlık bu canavarların eline bırakılamaz! Alttan alta kaynayan kazan iyice fokurdamaya başlamıştır. Gizliden gizliye yapılan nüfuz savaşlarının yerini nükleer savaşlar almaktadır.
En sıkıntılı karmaşa da İslâm dünyasında yaşanıyor. Türkiye bir taraftan terör belâsı ve komşuları ile uğraşırken, diğer taraftan etrafını saran, sınırlarını yakan ateşle boğuşuyor.
Etrafımızı ve dünyayı saran ateş her geçen gün daha da genişliyor. Büyük savaşların fitilinin alevlenmesinden, bugüne kadar hazırlanan nükleer füzelerin patlamasından korkulur hale gelindi.
Bütün bunlara bakıldığı zaman Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in haber verdiği kıyamete yakın yaşanacak hadiselerin an be an cereyan edeceği görülüyor. Öyle bir devir ki; fitne, fesat, afat, harp ve harabiyat devri… İnsanlık kendisini yok edip Kıyameti yaşatmayı amaçlıyor! Böyle bir fitne ateşinin yakılması insanlığın katli ve dünyamızın yok oluşu demektir. Bu noktada Türkiye’ye büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Bu gidişe dur demek için her türlü diplomatik girişleri devreye sokmak ve barışı sağlamak gerekir. ikinci bir yol da Türk ve İslam dünyasını aynı çatı altında toplamak için çaba sarfetmek! İnsanlık düşmanı beynelmilel güçler paranın ve hakimiyetin derdine düşmüş insanlığı unutmuşlardır buna da dur demenin zamanı gelmiştir!…