Zamanın birinde padişahın gözünün nuru bir kızı varmış. Prensesin güzelliği dillere destan olmuş, ülkeler arasında nam yapmış. Bütün prensler; prensesin peşinden koşarlarmış. Prensesle evlenebilmek için adeta yarış yapıyorlarmış. Komşu ülkenin prensi prensesi çok seviyormuş ve babasına prensesi istemelerini söylemiş. Hazırlıklar yapılmış ve prensesi istemeye gidilmiş. Ama prenses kabul etmemiş.
Prens bu olaya çok üzülmüş ve ülkesini terk ederek uzaklara gitmiş.
Aradan yıllar geçmiş. Prens evlenmiş, çocukları olmuş, kral olmuş ülkenin başına geçmiş. Ama bir türlü prensesi aklından çıkartamamış. Her zaman düşünüyor acaba evlendi mi? ne yapıyor gibi sorular beynini kemirip duruyormuş. En sonunda dayanamayıp prensesin yaşadığı saraya gelmiş. Kralın huzuruna çıkmış hal hatır sohbet derken prensesi sormuş. Prenses nasıl, neler yapıyor, kimle evlendi. Kral bir zamanlar kızını isteyen prensin bu merakını anlamış ve prenses bahçede gidip görebilirsin diyerek bahçeye göndermiş. Prens bahçeye giderken prenses beni kabul etmedi. Ben şimdi kralım. Acaba hangi ülkenin kralıyla evlendi diye düşürerek bir anda kendini prensesin yanında buldu. Gözlerine inanamıyordu. Prenses o güzelliğinden ihtişamından hiçbir şey kaybetmemiş. Daha da zarif ve cazibeli duruyordu karşısında. Selamlaşmadan sonra kral merakla soruyor evlenmişsin prensesim. Kimle evlendiğini merak ettim. Hangi ülkenin prensi ya da kralı. Benden daha yakışıklı ve daha iyi olan şanslı insanı tanımak isterim der.
–Prenses beklediği bu soru karşısında yinede şaşkınlığını gizleyemez ve karşıda çiçeklerle uğraşan bahçıvanı göstererek işte evlendiğim adam der. Kral duyduklarına inanamaz bu bir şaka der.
-prenses hayır şaka değil, gerçekten bu adamla evlendim.
-kral iyice bozulur bana tercih ettiği bu mu diyerek bir taraftan küçümser, bir taraftan şaşkındır.
”bu arada şunu belirtmek isterim ki kimseyi kırmak ya da küçümsemek değildir. Elbette herkes kendi kaderini yaşar. İnsan işiyle, parasıyla, saltanatıyla, makamıyla adam olmaz. Önemli olan insanlıktır”
Kral prensese neden böyle oldu senin gibi güzel bir prenses neden bahçıvanla diye tekrar sorar.
-prenses başından geçen olayları tek tek anlatır ve şöyle devam eder.
-şu bahçeyi görüyor musun der
-Kral evet
Öyleyse senden bu bahçenin en güzel gülünü alıp bana getirmeni istiyorum
Ama bir şartım var asla geri dönmeyeceksin, geçtiğin gülü koparmayacaksın,
Arkana bakmayacaksın, Hep ileri gideceksin. Bir öncekine bakabilirsin ileri adım atabilirsin, asla bir arkadakine geri dönmeyecek bakmayacaksın. Der.
-Kral tamam diyerek bahçenin en güzel gülünü prensese getirmek için ilerler.
Hemen ileride çok güzel sarı bir gül görmüş bu çok güzel bunu koparayım derken biraz ilerde pembe bir gül görmüş onu alacakken daha ilerde kırmızı, daha ilerde beyaz diyerek ilerlemiş. Güller birbirinden güzelmiş. Kral karar verememiş. Şu daha güzel bu daha iyi derken birde bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş. Ve duvarın dibinde solmak üzere olan renksiz bir gül duruyor. Geri dönmesi yasak dönemiyor. Çaresiz o gülü koparıp prensesin yanına gelmiş. Ezile büzüle gülü prensese uzatmış.
Prenses krala evet kralım gördün değil mi? Şimdi anladın mı beni.
-Ben bu yüzden karar veremedim. Hep daha iyisi gelir derken bir de baktım ki yolun sonuna gelmişim. Ve bahçıvan da beni çok seviyordu. Bende teklifini kabul ettim evlendik.
-Kral peki neden bahçıvanlık yapıyor. Eşim bahçıvanlığı çok seviyor ve böyle mutlu. Babam krallığını teklif etti ama kabul etmedi. Onun mutluluğunun en büyük sebebi bahçesi ve gülleri. Bana da gülleri gibi bakıyor.
Hikâyeler bizlere örnektir. Herkesin anlayarak ve kendine pay çıkartarak okumasını isterim. Her zaman beterin beteri var diyerek bulunduğun durumu en iyi bir şekilde yaşamaktır.
Bu biliriz ki dertsiz kul yoktur. Ve herkesin bir derdi vardır. Ama birbirine benzemez. Kimsenin derdi kimseye uymaz.
Birine sorsak derdin var mı diye derki benden dertlisi var mı?
Derdimiz sıkıntımız ne olursa olsun hayat devam ediyor. Önümüzde yaşamamız gereken bir hayatımız vardır. Hayat bir çeşme kimine damlar kimine fışkırır. Bu da herkesin kısmetidir. Kısmetten ötesi olmuyor. Sıkıntılı olduğumuz zamanlarda en çok sağlığımız yerindeyse şükrederim. En büyük servet sağlıktır. Hasta olduğumuzda dünyayı verseler gözünde olmaz, en çok sevdiklerin bile.
Nevin hanımefendi
Merhaba
Güzel bir masal dı,
Masal olmasına masal dı
Ama
işte önemli olabilen masallardan dersler alabilmekti.
Hiç ders alabilseydik
Masallar masal olmaz,
Gerçek olurdu.
Bunları zamanında okuyanlar bile
O tecrübeyi geçirmeden anlayamazlardı
Saygılarımla
Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi