Öğrencilerin soru çözümlerini ve derslerle ilgisini dikkatli takip ediyor, gerekli notları tutuyordum. Ayrıca yaşantılarıyla ilgili olarak, sosyal ve kültürel yapı ve anlayışlarıyla da ilgileniyordum.
Soruları iyi okuyup anlamak, yorum yapmak ve üzerinde düşünerek, teknik bilgileri uygulamak şeklinde çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca bir soruya bakışta olumlu ve olumsuz yönlerini nasıl bulacağımızı da anlatıyorum. Böylece sorular farklı da olsa, rahat çözüm sağlıyorduk. Yine de soruları analiz etmeden bırakmıyorduk.
Ayrıntılı sorulmadığı için, tanımları tekrar ediyorduk. Mantık ölçüsünde nasıl yorumlayacağımızı örneklerle öğreniyorduk. Böylece öğrencilerin tembelliklerini yeniyorum. En az sınav süresi kadar masa başında kalıp çalışmalarına alışkanlık hâline gelmesini sağlıyorum. Hayal kurmalarını istediğiniz üniversiteye gireceklerini söylüyordum.
Öğrencilere çalışan kazanır, havasını verdim. Kitapları karıştırıp soruları yorumluyorlardı. Tanımın içerisindeki her kelimeyi ayrıca yorumlatıyor ve aralarındaki bağı kurduruyordum. Sınıf ve etüt çalışmalarında, öğrencileri daha yakından tanıma fırsatını da buldum.
Öğrenmede sormanın önemini, sorabilmenin de başarı olduğunu anlatıyorum. Kendinizi sokaktan soyutladınız, düşünceniz dersler ve sorular. Sorulara bakış açısı, belirlenen kuralların, hepsi gözden geçirilecekti.
Başarı grafikleri yükseldi. Hepsine güveniyordum. Kesinlikle bir yerlere kazanacaklardı. Aralarında olsun, öğretmen ile olsun, sevgi ve saygının önemini kavramışlardı. Büyük ve küçük tanıma erdemli davranışını öğrendiler. Böylece, çalışarak kazanılacağını, hayatta yapacakları her şeyin en iyisini başarmayla ilgili meziyetlerini öne çıkarttılar.
Birlikte acı tatlı birçok anı yaşadık. Yarınlara gerçekçi adımlar atmak için, çalıştık. Öğrencilerden ikisi etüd sonrası benimle konuşmak istedi. Öğrenciler çıktıktan sonra, oturduk, önce derslerle daha az ilgisi olan sordu. Ona cevap olarak; arkadaşım dediğin kişi sensin. Sen dediklerimi yap tercihlerini de ben yapacağım ve kesin kazanacaksın. Sonucu beraber göreceğiz. Bana her gün teşekkür edeceksin. Teşekkür etti ve kalktı gitti.
Diğer öğrenci geldi. Başaramama korkusu çektiğini söyledi. Ona zihnini meşgul eden etkenleri at, iki ay sonra istediğin yere kazanacağını sende anlayacaksın. Bugünlere üzüleceksin niçin çalışmadın diye. Kalktık, beraber bir yere gideceğiz dedim.
Birlikte pastaneye gittik. Sohbet ettik, hayatın kurallarına uymazsan çok zor olduğunu anlattım. Pasta ve portakal suyumuzu içtik ve çıktık.
Pastanenin karşısındaki ayakkabı mağazasına girdik. Bir şeyler söylemek istedi, konuşturmadım. Öğretmenlik hakkımı kullanıyorum dedim. Ayakkabıcıya kışlık bot dedim. Yardımcısını çorap aldırmaya gönderdim. Birkaç bot denedi. Ayakkabıcıya yaklaştım dedim ki, “Ucuz mal alacak kadar zengin değilim.”
Ayakkabıcı kaliteli çok güzel ayakkabıları çıkarttı. Öğrenci giydi ki, gerçekten çok güzel oldu. Ayağından daha çıkarttırmadım. Eski ayakkabılarını poşete attı ve çıktık. Parayı ödedim ve üzerini ayakkabıcıya işaret ettim ve öğrenciye verdirdim.
Dışarı çıktık, öğrencinin gözleri doldu ve çok teşekkür etti. Bu hediyeyi hak ettin dedim. Çünkü, verdiğin cevaplar, çok mantıklı ve çok doğruydu. Onun için, böyle bir hediyeyi sana teşekkür ederek aldım. Bundan sonra çalışacağına inanıyorum, dedim.
Öğrenciyi dolmuşların yanında bıraktım. İyi günler diyerek ayrıldık. Öğrenci o yıl, makine mühendisliğine kazandı.
Öğrenci ve hemen herkes için geçerli olan, isteyerek çalışanın başaracağıdır.