Kırsalda çiftçi olmak çok şeyden yoksun yaşamak demekti. Çiftçiler yoksunluğa rağmen, zorlukları kabullenmesi, onun doğal yaşantısıydı. Doğal yaşantısını hiçbir şekilde, dert edinmez, karşılaştığı olayları, sineye çeker. Böylece toprakla olan alışkanlığını sürdürmeye çalışırdı.
Toprağını gerekirse kara sapanıyla sürer, yine de ekim işlemini başarırdı. Teknik gelişmeyi de kullanarak, doğanın kurallarına uyarak, toprağı işler ve verim almak için, gereğini yapardı.
Çiftçi kış aylarında ancak dinlenebiliyordu. Bunun dışında, toprağının başındaydı. Kırda bayırda birkaç defa güneş yakar kararır ve derisi soyulurdu. İnsan zorluklara da alışıyor, el ve ayaklarımın sızlaması yıl boyu dinmiyor, diyordu.
Kırsalın çiftçisi, ayağındaki yün çorabı ve kara lastiği ile tam bir köy insanı görünümündeydi.
Yamaçlardan başlayan kıraç arazisi, vadiye kadar inerdi. Arazide daha çok kurağa dayanıklı meyve ağaçları vardı. Çiftçi her gün vadiyi aşar, çalışır ve eve dönerdi. Patikada bir kaşın altında tilki yavrularına rastladığı günü unutamıyordu. Yavruların, sese doğru süründüklerini görünce üzülmüştü. Eve gidip süt şişelerini doldurup yavrulara içirmesinden mutlu olmuştu. Çiftçinin uğraşına tilki yavruları da eklenmişti.
Yaz mevsiminin ilk ayı içerisindeydi. Tohumları çimlenmiş ve fidanlar büyümeye başlamıştı. Fidanların ayıklanması gelmişti. Gerekli malzemeleri alıp tarlanın yolunu tutarken, tilki yavrularını da unutmazdı. Tarlaya geçer, ayıklamaya başlalardı. Böylece bir hafta kesintisiz çalışması gerekiyordu.
Öğleden sonra köyde kopan bir çığlık üzerine, dikkat kesildi ama ne olduğunu öğrenemedi. Bir saat sonra hanımı geldi ve komşuların çocuğu, domuzların önüne çıkınca onların çarpmasıyla ağır yaralandı. Hastaneye kaldırdılar fakat durumu iyi değilmiş, dedi.
Çalışmayı bırakıp mahalleye geçen çiftçi, olaya çok üzülmüştü. Domuz kaçarken korkusundan çocuğu parçalamıştı.
Sabah tarlaya gittiğinde gördüklerine inanamadı. Domuzlar tarlayı kırmış ve talan etmişlerdi. Sebzelerden salatalık, domates ve fasulyelerin durumu iyiydi. Fakat tarlaya çok üzüldü, bunca emek heba olmuştu. Geri döndü ve domuzlar için bunlar yabani hayvan olmaktan çıktı. İnsanların yanında yer alıyorlar, dedi. Yapılacak bir şeyin olmadığını, söyledi.
Tarlayı koparıp yeniden ekmeyi düşündü. Bu kış tarlanın etrafını tel örgüyle çevirecekti. Yaban hayvanlarının vurulmasının yasak olmasına kızdı.
Aradan geçen iki haftada tarlayı yeniledi ve sebzelerin çevresini ağaç dallarıyla sardı. Domuzlardan korunmak için kendine göre bir şeyler yaptı.
Domuzların yıkımını bir türlü hazmedemiyordu. Kışa girerken borç da olsa tarlanın etrafını tel örgüyle çevirme planı içini rahatlattı.
Sebzelerde iki hafta sonra domuzların yıkımına uğradı. Bu aşamada domuzları öldürmek için beklemeyi göze alacaktı.
Hasan TANRIVERDİ