Eskiden anlaşan çiftler evlilik kararına çabuk varırlarmış. Aşklar da Türk Filmi tadında yaşanırmış. Ev kurmak için şimdiki gibi kredi yardımı almak kolay değilmiş. İki somya divan, bir piknik tüpü ve birkaç eşya ile ev düzülürmüş. Karı-koca el birlik, dişlerinden tırnaklarından biriktirdikleriyle yuvalarını yaparlarmış. Belki de bu yüzden eskiden boşanmalar daha az oluyormuş, çiftler birbirlerinin kıymetini biliyorlarmış. Ben de kıymetli bir evliliğin ilk meyvesi olarak dünyaya gözlerimi açmışım. İlk göz ağrı olan çocuğun istekleri genellikle yerine getirilir. İsteklerimi yaptırmam konusunda ısrarcı karaktere sahip olmama rağmen diğer ailelerin çocuklarından eksiğim olmamıştır.
Kırmızı bisikletim ilkokulda iken alınmıştı. O zamanlar her çocuğun isteyip de sahip olamadığı türden bir bisikletti. Onun güzelliğini görseydiniz, bir kez binip de kullansaydınız konforuna ve yol tutuşuna siz de hayran kalırdınız. Bisiklete binmeyi onunla öğrenecektim. Benim için büyük şanstı.
Babam ile şirin mahallemizde sürüş denemelerine başladık. İlk günlerde dengemi bulmam haliyle zor oluyordu. Düşe kalka sürmeye çalışıyordum. Yavaş yavaş ve bıkıp usanmadan denemeleri sürdürüyorduk. Bir hafta geçtikten sonra gece rüyamda bisiklete bindiğimi gördüm. Sabah kalktığımda heyecanla aileme anlattım. O gün yardımsız bisiklete binmeyi başarmıştım. Zamanla benim için bisikletle dolaşmak apayrı bir zevk haline gelmişti.
Bir gün arkadaşımla gezintiye çıkmaya karar verdik. Bisikletimin arka freni tutmuyordu. Bisikletlerdeki çalışma düzenine göre ön freni sıkarsanız ani fren yapar, hızlı gidiyorsanız takla atmanız kaçınılmazdır. Bunu bile bile yokuş aşağıya kendimi bıraktım. Durduramama endişesiyle aynı “Taş Devri” çizgi filmindeki gibi ayaklarımla durdurmaya kalkıştım. Olmadı tabiî ki, direkt kayıp düştüm. Maalesef yaralandım. O günden sonra bir daha bisiklete binmedim. Günün hatırası olarak da bacağımda bir yara izi kaldı.
Aslında bacağımdaki iz değil de içimdeki korkunun izi beni üzmüştü. Onunla atlatılan kazaya rağmen kırmızı bisikletim kalbimdeki yerini bugün bile korur.
Şimdi bisiklet kullanan neredeyse kalmadı. Artık eskisi gibi bisiklete binmek rağbet görmüyor. Araba almak kolaylaştı, fakat kaza riski arttı. Her bayram olduğu gibi bu bayram dönüşünde de yollar yine arabalarla dolacağa benziyor.
Hatasız, kazasız sağlıkla tatilcilerin evlerine varmalarını diliyorum. Hayırlı yolculuklar.
Yazarken alüminyum tencereleri unutmuşsun 🙂