Arkadaşım bir gün bana gelip,
“Onu çok seviyorum” diyerek içini açmıştı.
“O da seni seviyor mu?” Diye sorduğumda duraksamadan yanıtlamıştı sorumu:
“Seviyor, bak bana az önce ne yazmış!”
Okudum mesajı:
“Öyle güzelsin ki sevgilim. Seni görünce denizler bile kurur kıskançlığından.”
İçimden geçen düşünceleri söylesem belki de bana terslenecekti. Ona hafiften buruk bir gülüş uzattım.
“Emin misin?”
Duraksadı bir an. Kuşkuyu gözlerimde arıyor gibi taa gözlerimin içine içine sabit bakıyordu.
“Neden sordun? Tabi ki eminim?”
“Kaç gündür tanıdın onu?”
“İki aydır.”
“Sakın bana internet ortamından deme!”
“Ya… Şimdi sen de süte limon sıkmm..aa!”
Arkadaşım belli ki hayal dünyasında sanal sevda rüzgârlarına kapılmıştı. Onu uyarmaktan ziyade fark etmesini sağlayacaktım. İlk gerçek soruyu sordum:
“Onunla hiç aynı ortamda bulundun mu? Bulunduysan, kaç gün?”
“Canım o başka şehirde… Biz sadece gece gündüz yazıştık. Görüntülü konuştuk. Eli yüzü düzgün biri…”
“Ya evliyse?”
“Parmağında yüzük görmedim. Hem anlaşılır değil mi?”
“Güldürme beni. Yüzük çekmecede olamaz mı? Hem bunu nasıl anlıyorsun?”
Kem küm ettikten sonra inatla;
“Evli olan biri öyle rahat rahat görüntülü görüşme yapabilir mi şekerim?” Demez mi!
İçimden ya sabır, çektim.
“Canım az önce iki ay dedin. Önümüz yaz. Eşini ve çocuklarını memlekete gönderen binlerce adam yaşıyor Türkiye’de…”
Alt dudağı dışarıya doğru kıvrılmıştı. O düşünürken sözcüklerimi onun zekasına uçurmam gerekiyordu. NLP’nin sihirli gücünü kullanacaktım.
“O kadar emin olma. Az önceki o güzel sözleri okuyacaksan, aç interneti oku… Şu an sen sağ beyninin hatalarının izinden yol alıyorsun…”
Yüzü asılmıştı.
“Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Onu çok seviyorum, ben ya…”
Gözleri nemlenmişti. Sarıldım ona:
“Yüreğine sor bence. Çünkü doğruyu ancak o söyleyecektir sana!”
O gün arkadaşım evine gitti.
Üç gün sonra ayrıldığını duydum.
Meğerse sevdiği ile yüzleşmiş. Evliymiş, ama ayrı yaşıyormuş. Üstelik ona yazılmış; o anlamlı, yürek alevlendiren aşk sözlerinin aynısını internetten de okumuş.
Arkadaşım, tabi şu günlerde büyük bir sevda kırıklığı yaşıyor. Atlatacaktır eminim.
Uzmanlar, bir insanda duyguların ne kadar sürdüğünü test etmişler. Sekiz duyguyu baz almışlar. Bunlardan biri üzüntü.
Konu kadın ve erkek olmak üzere yüz insanın üzerinde test edilmiş.
Üzüntünün 120 saat sürdüğünü gözlemlemişler. Bu süreyi uzatmak kişinin irade kontrolünde olduğunu açıklayan uzmanların ortak kararı ise;
“Üzüntünün süresi ancak düşünceyle uzatılmaktadır.”
Kısacası üzüntümüzün süresi bilimsel olarak tam iki saattir.
Az sabırla bu süreyi arkadaşım atlatacaktır.
Sonuç olarak;
Günümüz dijital dünyasında daha çok duyacağız böylesi kırık aşk hikayelerini.
Ama göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek vardır ki;
“Kopyala yapıştır sevdalara” bir kadın asla kanmaz.
Bilin istedim.
Emine Pişiren/Akçay