Bu gün 29 Ekim Maltepe Mitingindeydim.
Caddelerde, Maltepe’de, Anıt Kabir’de coşku ve heyecanın yanında başka tespitlerim de oldu.
Hani, Erdoğan kininizi ve dininizi çoğaltın demişti ya, iş Erdoğan’ın dediği gibi gelişmiyor.
Caddelerde sadece Kemalistler ve laikler yoktu.
İlk kez, Ülkücüleri de sokaklarda gördüm. Bölücülüğe ve onlara yataklık edenlere karşı protesto sloganları atıyorlardı.
Emperyalizme, bölücülüğe ve gericiliğe karşı Kemalistler zaten hep öndeydiler.
Bu kadar başarısızlığın, hıyanetin, hırsızlığın, işsizliğin, dış siyasetteki iflasın, gelir dağılımı bozukluğunun elbet bir yansıması olacaktı.
Kestirmeden yazayım, belki laiklerin kini ifadesi yanlış ve siyaseten doğru bir ifade değil. Ancak, laiklerde birikmiş bir öfkenin olduğu çok aşikâr.
Halkçılıkla birlikte laikliği bünyesinde taşımayan laiklerin ilerisi için bir tehlike taşıdığını inanıyorum.
Bu ifadenin izaha muhtaç olduğunu biliyorum.
Açıklayayım.
Bildiğiniz gibi dünyayı saran ekonomik gerileme sürecindeyiz.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve sosyal çıkmazı söylemeye gerek yoktur.
Egemen elitler, sermaye biriktiriciler her ekonomik çıkmazda, yeni bir sermaye birikimi dönemine ulaşabilmek için, geçmişin borçlarını çalışanların üzerine yıkarlar. Bunun için de, yeni bir iktidar gerekir. Zor gerekir.
Geldiğimiz ve yaşamakta olduğumuz süreç budur.
Türkiye’deki Amerikancı, radikal piyasacı ve sahte partiler düzenini yenileyebilmek için olağan dışı tedbirlere ihtiyaç vardır.
Sermaye biriktiricilerinin halk tabanı yoktur. Halkın desteğini arkalarına alabilmek için toplum mühendisliği uygularlar.
Belli hedef kitleler seçerek, bu hedef kitleler üzerinden siyaset yaparlar. Yaşadığımız sürçte gericiliğe ve bölücülüğe karşı büyük bir öfke(kinin) biriktiğini biliyorlar.
Eğer bu biriken öfke ve kini, halktan yana güçler ve önderlikler, örgütleyip, meşru doğrultuda yönlendiremezlerse, liberal laikleri kullanacak olanlara, gün doğmuş demektir.
Burada ki sorun; laiklerin, ülke geleceğini halk ile birlikte tasarlamalarıdır. Eğer laikler, geleceği sadece sermaye biriktiricileri ile birlikte kotarmaya kalkarlarsa, ülkemiz on yıl daha kaybeder. Belki başka şeyler de…
Sosyal demokrasinin taşıdığı en ölümcül tehlike de buradadır.
Bizim silahımızla bizi vurmak.
Bunları şunun için anlattım. Sermaye biriktiricileri ve Amerikancılar, önümüzdeki günlerde, sahte milli, sahte yurtsever partiler ve örgütlenmeler peşinde olacaklar.
Çünkü burada büyük bir boşluk oluştu. Bu boşluğu İşçi Partisi doldurmasın diye, yeni parti ihtiyacı içindeler.
Bu güç odakları, hedef kitle peşindedir.
Yeni parti, yeni hedef, yeni gösterim, yeni…
Mesele yeni olmak değil, yeni olanı kimin yönettiğidir. O örgütün arkasında kimin olduğudur.
29 Ekim Bayramınız kutlu olsun.