“Dün akşam bı arkadaşa gitmek için dolmuşa bindim en arka koltuğa oturdum, kucağında 2 yaşlarında bir çocuk olan bir bayan geldi yanıma oturdu, dolmuş doldu. Kadın
para verecekken ”şu çocugu bi dakika tutar mısınız” diye kucağıma verdi. Çocuk çok sevimli bana sürekli gülümsüyor; on dakika filan bende durdu…
Sonra annesine dedim ki buyrun çocuğu kadın bi bağırdı ”ne çocuğu! çocuk benim değil!” Dondum kaldım hanımefendi çocugu alır mısınız dedim, kadın dolmuşta nasıl bağırıyor deli misin çocuk benim değil niye alıcam diyor… Millet bize bakıyor… Utanıyorum da… Kadına dedim ablacım… Bacım çocuğu sen verdin bana, dolmuş parası vericem diye..
Ne diyorsun sen! dedi… Bağırış çagırış dolmuşun içi karıştı. Dolmuşcu kızdı ikimizi de indirdi… İndik, çocuk kucağımda kaldı, kadın gidiyor…
Al çocugunu diye bağırdım… Kadın da bağırıyor benim değil çocuk diye… Millet toplandı mı etrafımıza… Haydaa iki polis geldi sorun ne dediler, anlattım polislere durumu… Hadi binin araca ikinizde, karakola gidiyoruz dediler..
Abi ne karakolu ben bu kadını da çocuğu da tanımam etmem
diye yırtınsam da fayda etmedi… Neyse gittik karakola; komiser, anlatın bakalım dedi, en başından anlattım olayı… Kadın orada bi yeminler ediyor çocuk benim değil diye… Komiser de şaştı kaldı kime inanacagına… Çıkın koridora dedi. Biriniz bir uçta durun biriniz bir uçta, ötekiniz diğer uçta bekleyin, çocuğu ortadan bırakacam, ikiniz de kucağınıza çağıracaksınız, çocuk kime gelirse onundur dedi… Geçtik açtık kollarımızı; çocuk bana doğru koşup gelmesin mi?
Allah’ım neler oluyor diye ağlamaya başlayacaktım ki alarm çaldı.
Gözümü bir açtım sabah olmuş.