Hep farklı savaşların içindeyiz…Savaş deyince Düşman ve silah geliyor akla.
Bu savaşta silah yok. Ama koca dünyaya kafa tutan ve Nefesimizi kesip yaşamımızın tüm çıkış kapılarını kapatacak güce sahip bir küçücük düşman var. Görünmeyen bir kuvvete karşı yaşam savaşı içinde koca dünya insanları.
Nefes aldığımızda içimize giren küçücük bir canavar mı tüm dünyayı yok edecek?
Bu insan canıyla beslenen küçük canavara itiraz etmeden teslim mi olacağız?
Bir zamanlar bu canavarı nasıl oluşturduysak yok etmek de bizim görevimiz.
En büyük savaşımız “Zamanla” diye düşünürdüm. Yine aynı fikirdeyim.
Zaman geçtikçe anlaşılır zamanla baş edilemeyeceğini diye düşünürken bu düşünceyi olumsuzları bulup çıkarıp daha da olumlu şeklini incelesek diyorum.
Dışarı çıkmayıp, Evde kalıp, kendimizi karşımıza alarak neler yaptığımızı, aslında neler yapmamız gerektiğini düşünme zamanı!
Haydi gözlemleyip konuşalım. Biz insanoğlu nerelerde yanlışlık yaptık?
Üzerinde yaşadığımız dünyanın canlı ve cansız bütün var olanlarıyla birlikte kendine ait bir döngüsü sistemi etkileşimi vardı.
Yaşam Sisteminin halkalarından herhangi biri yok edilirse sistem zayıflıyordu. Acaba biz akıllı diye boy gösteren insanlar kaç halkayı yok ettik ki sistem durmak üzere?
Unuttuk eski bilginlerin sözlerini…Güya tekrar edip duruyorduk.
Kızılderililerin bir sözü vardı, “Dünya insanlara değil insanlar dünyaya aittir.” Ait olduğumuz ortamı korumak, geliştirmek sağlıklı yaşanabilir şartlarla geleceğe, çocuklarımıza gençlerimize bırakmak bizim görevimizdi.
Bilim, teknoloji insan aklının ürettiklerini hepimiz için yani İnsanlık için kullanamadığımız için mi bunları yaşıyoruz?
Tabi insanlar birbirlerinin ellerinde olan göz dikmekten, daha üstün olmak için aklının kölesi olmaktan vazgeçmedikleri için uzaklarında olanı göremediler.
Kendilerinden uzakta olanın hiç izin bile almadan yaşamlarına içlerine akıp hayatlarına son vereceğini düşünmediler.
Göreceklerinin hepsini görmeyi bilselerdi uzaktan gelecek tehlikeyi de sezerlerdi bu akılla şüphesiz. Birlik beraberliği yok ettik maalesef.
Yaşamın sağlıklı sürmesi için gerekenleri, bedenimizim en sağlıklı olmasını sağlayan doğayı yok ettik önce, bozularak, yarım yamalak çalışmalarla çaresizliklerle insan sağlığını koruyacak bilgilere, bilgileri sunanlara set vurarak sağlıklarını kaybetmelerine izin verdirdik.
Kirli hava, kirli su, dünyadaki en önemli sorunların temelinde doymazlığımız nedeniyle tükettiğimiz ormanların eksikliği, kontrolden çıkmış teknoloji var. Daha sayayım mı? Çok eskilerde batıda çoğalan organ ticareti vardı hani.
Ta uzaklarda yaşayan ne ile beslendiği belli olmayan yoksul insanların parayla organlarını satın almaları, teknoloji geliştiği halde gençlerin uyuşturucu kaçakçıların eline düşmesi…Kendi besinimiz olan bitkilerin, hayvanların doğal gıdadan uzak kalması…Daha ne çok insanın kendi sağlığını bozan zemini hazırlayıp kendine onca uyarılara rağmen sunmaya devam etmesi sonucu bunlar…
Şimdi tüm dünyayı karşısına alan bu görünmez güç…Gizliden yavaş yavaş insanların elleriyle oluşan bu canavar, insanların canını alarak devleşen bir virüsle sarmaş dolaş mı olduk?
Bak çocuklar gençler dışarda, Olgun; Akıl, Beden, Yaş içerde…
Bunu tutsakmış gibi, elimiz kolumuzu bağlı görmeyip kafamızı çalıştıralım. Bu elimizle yanlış saptırdığımız zekamızla beslediğimiz kendi canımızın düşmanı yaptığımız Corona adındaki virüsü aç bırakarak etkisiz hale nasıl getiririz düşünebiliriz.
Çocuklarla gençlerle beslenemeyen olgun yaşını almış kişileri hedef alıyorsa…
Evet şimdi Yaşamda yaşını almış olgunların evlerde sakin kalıp aklını kullanma ve aklının efendisi olup çare üretme vakti!
Duyduğumuz daha felakete götürecek olan ve kaygılarımızı çoğaltan türlü felaket senaryolarından uzaklaşacak yolları bulmalıyız.
Evet çok acı kayıplarımız var tüm dünya insanın hayatının tehlikede oluşuyla karşı karşıyayız.
Yalnız kendi kendimizle değil, bizim ülkemiz hatta tüm dünya birlik beraberlik içinde çözüm odaklı, güçlü ve yaşamımız için en yaratıcı düşünceleri birleştirme zamanı şimdi!
Mutlu, sağlıklı sevgi dolu güzel bir yaşamsa istediğimiz kendimizi dört duvara tıkılmış hissetmeyip bilgilerimizi harekete geçirme zamanı.
Haydi nefesimizi sakinleştirerek hep beraber sağlıklı düşünelim…
Ve bu kendisi görünmez küçücük, mahareti çok büyük olan varlığın ağırlığı ise sadece 0.02 gram imiş! Çok ilginç. Dünyaya kafa tutuyor kafası görünmeyen Herkül…