Diyarbakırlıların sözüdür; Allah’ını seven beni tutmasın!..
Evet, Allah’ını seven K. KILIÇDAROĞLU’nu tutmasın, bırakın ETÖ üyesi olsun ve böylece ülkeye demokrasi getirsin, eşitlik ve adalet getirsin, Türk-Kürt kardeşliğini yeniden tesis etsin…
Vah vah vah!
CHP’nin başına KILIÇDAROĞLU’nu getir(t)enler ya CHP’yi bitirmek istediler ya da CHP’yi bitirmek istediler…
Gidip Ergenekon adlı örgüte üye olacakmış. Prensip olarak iddialar ispatlanmadan kimseyi suçlu ilan etmiyoruz. Ne var ki bu ülkede olan biten rezaletleri, canice işlenen cinayetleri, ülkeyi 10 yılda bir tank paletlerine ezdiren kumpas ve tezgâhları uzaylılar yapsa bile içerden birileriyle ortaklaşa yapmak mecburiyetindedir.
Kim yaptı bunca eylemi?
Kim işledi bunca cinayeti?
Devlet/hükümetler son 50 yılın faili meçhullerini neden aydınlatamıyor? Kimler engelliyor? Engelleyenler bu suçların –en azından ortakları değil mi?
Bunlardan kuşku duymuyor muyuz? (Bu konuyla ilgili bir yazım hazırlık aşamasında)
İşte bu soruların cevaplarından hareketle biz, eldeki verilerle de yargı “derin devlet”i yani Ergenekon’u deşifre etmiştir. Gözaltına alınan ve alınacak olan herkesin işin içinde olduğunu iddia etmiyorum. Ama bu kadar basit olmadığını da çok iyi biliyorum. İşte bu örgüte üye olacak Sayın KILIÇDAROĞLU…
Koskoca CHP genel başkanlığına bu “zavallıyı” getirmekle hem CHP’ye ve hem de Türkiye’ye çok yazık ettiler. Ciddi hiçbir başarısı olmayan, siyasi bilgi ve bilinçten yoksun, Türkiye ve dünya siyasetini bilmeyen birini böyle büyük sorumluluk isteyen koltuğa getirirseniz vebal altındasınız. Çünkü bir insana layık olmadığı, taşıyamayacağı hatta altında ezileceği vazifeyi yüklemek en azından o kişiye zulümdür.
Yoksa, hiçbir albenisi olmayan birisini bu makama getirmekle ne yapmak istediniz ve ne kazandınız?
Yoksa gerçekten de amacınız CHP’ye seçimleri kaybettirmek miydi? Eğer amacınız bu idiyse çok başarılısınız. İnsan sadece R.Tayyip ERDOĞAN’ın –kimi zaman kahvehanedeki Gafur dayı, pazarda çalışan Mevlüt abi, mahallenin kasabı Dursun amcalara da hitap etmek için “mahalle ağzıyla” konuştuğu için bir kişiyi -ve üstelik önceki dönemde kendisine bağlı kurumu iflas noktasına getiren bir kişiyi- sırf bu kötü kopya özelliğinden dolayı Cumhuriyetin kuruluşuyla yaşıt bir partinin başına getirir mi?
Getirirseniz böyle olur işte…
Birileri KILIÇDAROĞLU’yla fena halde oynuyor. Şöyle ki;
Adamı önce genel sekretere yedirdiniz, törpülediniz. Sonra genel sekreterinin Brütüs edip tek başına bıraktınız.
Sonra, alevi ve Kürt konusunda söylediklerinden çark ettirdiniz. Başörtüsüne serbestîde topukları üzeri geri çevirdiniz. Yetmedi referandumda oy kullandırtmadınız. O da az geldi yanlış toplama ve çıkarma hesabının girdabına soktunuz. O da yetmedi “göbeğini kaşıyan adamlar” gibi yürüyen merdivenlerden indirdiniz.
Olmadı, size yetmedi ETÖ gibi hiç çekinmeden vatandaşının kanını emen bir örgüte üye yaptınız…
Bravo size, bunu ancak siz başarırdınız ve siz başardınız.
İnanın çok üzülüyorum. Türkiye’nin önünü ancak kaliteli; özgürlükçü muhalefet açabilirdi. Getirdiniz statükocu, tektipçi, totaliter anlayışın bekçisi kıldınız.
Çocukluğumuzda tipitip sakızlarında karikatürler vardı, aynen öylesine bir portreye soktunuz. Ona üzülüyorum, ama en çok ülkeme üzülüyorum. Zira olan bizlere oluyor. Demokrasinin gelişmesine, özgürlüklerin her kesime yayılmasına katkı sunacakken “beyaz Türklerin” paspası yaptınız.
İnsana saygınız bu mu?
Lidere saygınız bu kadar mı?
Halkı düşünmüyor idiyseniz partinizin itibar ve başarısını da mı düşünmüyordunuz?
Anlıyorum, kaos ve darbe olsun için aydınlarını öldürtenler, bilim adamlarını katledenler, mezhep kavgalarını başlatanlar KILIÇDAROĞLU’na mı acıyacaklardı?
Vah vah vah!
Hatta,
Vah ki ne vah!
