Her şey bir veli toplantısı ile başladı. Çocukların çizdiği resimlerin hangi anlamlara geleceğinden bahsettim. Mesela çocuk iki güneş yapıyorsa, evde iki otorite olduğu anlamına geliyor olabilir, dedim. Bir öğrencimin resimlerini anlattım… Ağızları bir çizgi halinde, sıkıca kapalı çizmesinden. Mutsuzluk emarelerinden. Bir veli “maddi olarak sıkıntı olabilir mi?” dedi… Sonrasında çocuk dezavantajlı yani mülteci olduğu için soruşturmadan kıyafet aldı. O giysiler çocuğun yüzünde güller açtırdı. Benim sık sık devamsızlık yapan öğrencim ikinci dönem sadece bir gün devamsızlık yaptı…Yine de ben ziyarete gidip yaşama ilişkin detaylar yakalamak istedim.
Ancak dün kısmet oldu. Tahmin ettiğimden çok daha mutlu bir aile. Annenin yüzü ışıl ışıl. Evin en büyük erkek çocuğu ve tek kız çocuğu aynı şubede 7. sınıfta okuyorlar. Kız taktir belgesi almış. Ayrıca, düzenlenen okuduğunu anlama yarışmasında okul ikincisi olmuş…Kızın durumu diğerlerine göre açık ara iyi. (Benim öğrencimin dışında okulumuzun dördüncü sınıfında okuyan bir çocukları daha var.)
Anne ile sohbet ettik. Türkmen oldukları için Arapça bilmiyorlar. Kolay iletişim kurduk. Dedi ki , “Hocam ben kızımı, bombalar atılırken Halep’te doğurdum. Hastaneyi bombalamalarından korktuğum için hastanede kalmadım. Burada başımıza yağan bombalar yoktu. On bir yıldır buradayım. Vatandaşlık için başvurduk. Ama askıya alındı. Bize git derlerse gideceğiz, kal derlerse kalacağız. Aslında gitmek istemem çünkü çocuklar burada okula başladı. Sadece Türkçe biliyorlar. Gidersek Arapça eğitim görmek zorunda kalacaklar… Bin şükür borcumuz yok. Sağlığımız yerinde. Eşim çalışıyor. Bir insan başka ne isteyebilir ki.”
Ne ister ben size söyleyeyim. Mutfak ister mesela. Sadece lavabodan ibaret yerde kasaların üzerine konulmuş set üstü ocak, eskiciden alınmış elektrik kaçağı olan bir fırın istemez. Tencere, tabak konabilecek dolapların olmadığı, duvarlar istemez. Buz gibi havayı içeri sokan pencereler istemez. Mutfaktan girilen, uyduruk, elektriği çalışmayan bir banyocuk istemez. Evin dışında bir tuvalet istemez. Sadece betonla kaplı zemin istemez. Yere serdiği bir yatağa üç çocuğunu balık istifi dizmek istemez. Çocuklarının eşyalarını sadece selelere tıkıştırmak istemez…
Ben onun yerine istedim. O an orada otururken hayal ettim. Yerlerde pofuduk halılar, çocuklar için ranza, yatak, yorgan, bir mutfak dolabı, bir elbise dolabı, bir masa…
Eve gelince tahmine dayalı bir yardım grubu kurdum. Durumu anlattım. Hızlı bir şekilde organize olduk. Önce, uygun fiyatlı mobilyalar arandı internet sitelerinden. Bugün o yerlere gidildi. Bazılarının bir haftadan önce getiremeyeceğini öğrendik. En kestirme şekilde “ Kocavezir” denilen yerden bir ranza, bir yatak ve bir dolap alınarak eve ulaştırdık.
Diğer eksikler için de hızlı bir yol haritası çizdik… Velilerimin desteğiyle bir günden az bir zamanda tüm eksikleri karşılayabilecek kaynağa ulaşmıştık…Tek başıma yapamayacağım şeyleri harika bir ekiple kolayca başardık…
Bir taraftan maddi manevi destek olan herkese yoğun bir minnettarlık duyuyorum bir taraftan yoğun bir şekilde kendime kızıyorum. Ben, çocuğum tüm kitaplarını çantasına koyarken, evde kendisine ait bir alan olmadığı için bunu yaptığını hiç düşünemedim. Montunu bile tıkıştırabileceği yerin sadece çantası olabileceğini hiç düşünmedim. (Diğer velilerin aldığı mont.) Hayatlarının hep ihtiyaç erteleme ile geçtiğini hiç düşünemedim…
Her neyse en azından bu gece, destek veren diğer velilerim gibi, çocukların betonda yatmadığını bilmenin iç huzuru ile uyuyacağım…
Hayatım boyunca inanmıştım bir kez daha pekişti. İyiliğin büyümesi bir kelebek etkisine bakar…