Gün doğmuş ve ay ışığı çekilmişti. Çoban, çadırın kapısında, tepeye sırtını dönmüş, köyüne bakıyordu. Annesine, tepeye çıkıyoruz, diye seslendi. Geldiğinde sağımı yaparız. Bugün doğum yapacak olanlar var, dedi.
Çoban içinde bir ürperme hissetti. Dalgaya kapılmış balıkçı teknesi gibi sarsıldı. Keçilere kurt mu dadanmıştı acaba. Sarardı, gözleri seğirdi ve hafiften ürperdi. Annesinin, anlattığı hikayeler aklına geldi. Tepelerde teröristler dolaşır, hatta köye inerlermiş, diye aklını karıştırdı.
Geçmişle bağ kurmasınlar diye insanları öldürüyorlarmış.
Umutsuz bir düş, dedi.
Çoban, bugüne kadar, hiçbir olayla karşılaşmamıştı.
Çobanın elmacık kemikleri çıkık, uzun bir burun ve geniş bir yüze sahipti. Kemikli yapısı onu yaşlı gösteriyordu. Işınların etkisiyle, yüzü kırmızıdan kararmaya dönmüştü.
Yiyecek torbasına omuzuna astı ve yamaca tırmandı. Biraz ileride karşısına iki silahlı çıktı. Silahları çobanın göğsüne dayadılar ve yere yatırdılar. Dillerini anlamadı, söyleneni yapmadı, fakat tüfekle, tehdit ettiler.
Çoban “keçilerim” diyebildi. Çünkü sırtına tüfeğin arkasıyla öyle bir vurdular ki bayılacak oldu. Elini ve ayaklarını bağladılar. Gözlerini sardılar. Çoban, bedenen adeta çöktü, atletik yapısından bir şey kalmadı. İki silahlının yanına biri daha geldiğini konuşmalarından anladı.
Kendine geldiğinde teröristlere yalvardı. Benden ne istiyorsunuz. Şehir bilmem, karla birlikte köye inerim, bırakın gideyim, diye. İçindeki korkuyu atamıyor, titriyordu. Teröristlerde bir şeyler deyip gülüyorlardı.
Onu, büyük taşın yanına sürüklediler. Sağ kolunu çözüp taşın üzerine yatırdılar. Ellerindeki değnekle, vurmaya başladılar. Çobanın bağırması yeri göğü tutuyordu. Kol dayanamadı, ezildi ve tekrar bayıldı.
Kan kaybetmeye başlayan çobanın, ağzından köpükler geliyordu. Sesi de kesilince bırakıp gittiler. Çoban tepeye çıkmaya çalışan, komşu köyden bir arkadaşının sayesinde, kurtuldu. Çünkü kolunu bağladı. Kan kaybını durdurdu.
Geçmişle ilgili anlatılanlar çobanın başına gelmişti. Yolda arabaya rastlanması şans oldu. Annesine haber salındı ve hastaneye götürüldü.
Anne, keçilerin yanına giderken, ağlıyordu. Oğlum kime ne yaptı, diyordu.
Çobanın kolunu kurtardılar ama sakat kalma ihtimali yüksekti. Yapılan araştırmada ise komşu ülkeden gelen teröristlermiş ve dağda sıkıştırılıp etkisiz hale getirilmişler. Böylece uyguladıkları vahşetin hesabını kısa zamanda vermişlerdi.
Keçilerden bazıları kaybolmuştu. Ana onları oğlum arar diye üzerinde durmadı. Acı olayın etkisiyle, ne yapacağını şaşırmıştı. Çadırını kaldırdı ve köye yakın tarlanın yakınına, kurmayı başardı.
Keçileri başsız kalmadı ve sağıma başladılar.
Hasan TANRIVERDİ