Romanında keçi sürüsünü sahibini ve yaşantılarını anlatıyordu. Doğal ortamı ve ortamın koşullarını anlaşılır ve akıcı bir dille okura sunuyordu.
Romanı okuyan iki arkadaş olarak, olayları yorumladık ve ailenin yaşantısını görmek için dağa çıkmaya karar verdik. Dağlara yabancı değildik. Çünkü yaylamız sıra dağların daha batısındaydı. Hayvan besleyicileri baharla birlikte dağa çıkar, kar düştükten sonra inerdi. Yılın büyük kısmını dağda geçirirdi.
Ailenin evde bir hayvan besliyor gibi romanda olayları anlatımının yanında gerçekte sürüyü besleme ve bakmanın çok daha zor olması gerekirdi. Baştan göç olayı önemliydi. O kadar hayvanı dağa çıkarmak kolay değildi. Hayvanların göçü üzerine bir iki cilt roman yazılırdı. Sürünün günü geldiğinde yavrulaması, yavrularının barınması korunması güç ve zaman gerektiriyordu.
Hayvanların sağılması, alınan sütlerin mamul hâle getirilmesi beceri de önemliydi. Dağ ortamındasın istediğin her şey elinin altında olmayabilir. Sütün mayalanması, yayıkta yayılması, tereyağı ve peynir olayı zamanında yapılmasında yarar vardı.
Mevsimin kurak geçmesi durumunda hayvanların su ile buluşması, başlı başına problemdi. Problemlerin çözümü için onların su isteklerinin giderilmesi gerekirdi. Dağa çıkan aileler yardımlaştıkları için işlerini daha kolay başarırlardı.
Yanımıza bir arkadaş daha eklendi. Arkadaşın hazırlanması için neleri alacağını söyledik. Yalnız arkadaşım, ona dağda oteller olduğunu, kafeteryada dinlenebileceğimizi söylemiş. Sabah erkenden yola çıktık. Arabanın bıraktığı yerden, dağa ulaşmak için beş saat yürümemiz gerekiyordu.
Hava güzel, sakin ve sıcaktı. Dağda böyle bir hava az görülür nitelikteydi. Arkadaşa senin şansına dedik. Sanki bulutların üzerine çıkmıştık. Obalar geçtik, evler toprak altına alınmış. Çimenler çiçekle donanmış hâldeydi. Çimenin kenarında kaynak sular. Öyle bol ve gür akıyorlar ki yanında oturup epeyce seyrettik. Keçi sürülerine rastladık. Çobanla konuştuk, yaylamızı da biliyordu.
Yaylanın havasını teneffüs ettikçe anılarım canlandı. Obada olmak istedim. Yolu uzundu bizim geri dönmemiz gerekirdi. Obalara doğru yürüdük. Sürüsü büyük olan aileyi bulmaya çalıştık. Büyük bir sürüye sonunda rastladık. Ailenin yanına gittik. Çoban ile ve bakıcısıyla ayrıca ana ve babayla konuştuk. Çok tipik olaylar anlattılar.
Hayvanların akşam olduğunda kesinlikle evlerine döndüklerini, yavrulara sahip çıktıklarını, onları önlerine katmadan gelmediklerini anlattılar. Zorluklarının sağım olayı, yavrularının bakımı ve beslenmeleri için çayır veya yaprak temini. Devamlı hareket halindesin. Dur durak bilmeyiz. Alışkanlığı olmayanın bir gün dayanması mümkün değildir.
Dağlara gelen turistler, çevreyi kirletiyor, odunları yakıyor. Kolaylıkla bulabildiğimiz oduna ulaşmakta zorluk çekiyoruz. Yeni dikilen ağaçlar büyümüş olsa, gördüğünüz çimenler orman olacak. O zaman buraların değeri artacak.
Çalışmamıza karşılık hasta olmayız. Havanın sağlamlığı, her şeyin doğal oluşu bize ilaç gibi geliyor. Süt, tereyağı ve peynirimiz her şeye değer. Şehirden özel olarak gelir alırlar. Zahmetimiz çok. Yorgunuz, akşam yatacağımız yeri bilmeyiz.
Dışarıdan hoş tarafları görünüyor. İşin içine girdin mi? Farklılıkla karşılaşıyorsun.
O akşam keçilerin ahıra gelmesini izledik, boş çadırda sabahladık. Sabah erkenden kalktık ve keçilere neler yapıldığını gözledik. Arkadaşta el altından beş yıldızlı otel aradı.
Daha uzak yoldan sahile inmek için aileye teşekkür edip ayrıldık.