Yeşil, sıra dağlar ve tepeler ve mavi gök yüzü. Karadeniz’den Akdeniz’in Toroslarına.
Toroslarda, keçi sürüsüyle karşılaştık. İnsanlar kuş misali, dün Zigana’da bugün ise, Torosların doruğunda. Sürü yaklaştı, önünde ve arkasındaki köpekler, motorun dümeni gibiydi. Çobana, köpekler bir şey yapar mı? Dedik.
Çoban değneği salladı ve yapmaz, dedi.
Çoban, ziyaretçilere yabancı değildi. Kendine güvenen bir davranışı vardı. Ağabeyim gelene kadar sürüyü burada tutacağım, dedi.
Yüzü iyice soyulmuştu. Kulaklarını perenin altına gizlemişti. Gözleri, parlıyordu. Sırtında tişört ve keten pantolonu vardı. Yalnız spor ayakkabılarını ayağına iyice bağlamıştı.
Çoban, sürüsünü değneğiyle yönetiyor, köpekleri de ıslıklıyordu. Koro şefi gibi hareket ediyordu. Davranışı dikkatimizi çekti. Ağabeyimin gelmesiyle kayalıklara çıkacağız. Sürüyü köpeklerin yardımıyla, kayalıklara çıkmalarını engelliyorum, dedi.
Çoban ve ağabeyi, doruklara sürünün önünde, çıkıyorlarmış ve yabanilerin kaçmasını sağlıyorlarmış.
Çobanın yanında köpekleri sevdik. Onlar da kuyruklarını sallayarak karşılık verdiler.
Kayalar arasında doğum yapan olursa ne yapıyorsunuz? Çoban, anayı yavrusuyla özel çadıra alıyoruz, dedi.
Keçilerin bakımını sorduk. Dağlarda kar düşene kadar kalıyor ve oradan sahile iniyoruz. Sahilde keçilerin bakımlarını yapıyoruz. Gerekirse sattığımız da oluyor. Böylece bir döngüdür, devam ediyor. Çobanın ağabeyi, yorgun fakat güler yüzlüydü. Keçilerimizle dağları şenlendiriyoruz. Yörük olarak, böyle bir yaşantıdan mutlu oluyoruz, dedi
Ağabeyinin, çantası ve değneğiyle güçlü bir görünüşü vardı. Keçilerinin önüne geçti ve kayalıklara doğru yürüdü. Uzun boylu ve yapılıydı. Kayalık tarafında su varmış. Suyun başında getirdikleri ekmek ve katığı yerlermiş. Akşam olmadan çadıra dönüyorlarmış.
Keçi beslemenin anlamını sorduk. Keçi, göçer yörüklerinin her şeyidir. Keçi olmazsa geçinemeyiz. Mutlaka kolay değil. Fakat yaşantımızın bir parçası. Hayatımızı tüm yönleriyle onlara borçluyuz. Keçilerimizden elde ettiğimiz ürünleri günü birlik gelip alırlar. En çok peynir ve tereyağı satarız. Dağlar bizim otlak alanımızdır. Köpeklerimiz sayesinde yabanilerin sürüye yaklaşması, mümkün değildir.
Sürünün beslenmesinde zorluk yaşıyoruz, özellikle kış ayları problemli geçiyor. Yalnız çadırımız kışın da sıcaktır. Önünde ateş yakarız. Yavruların çadırında ateş yakmaya gerek yoktur. Çünkü keçilerin özelliği dayanıklı olmalarıdır.
Sürümüzle dağlar bizimdir.
Hasan TANRIVERDİ