Gençlerin hayata hazırlanması, topluma uyum demektir. Bu olayda, gençlerin bilgi akışına katılması ve gerekli bilgileri özümsemesi açısından kayıp yıllar yaşıyoruz.
Ciddiyet isteyen, kesintisiz olması gereken eğitim ve öğretimin yapılmaması bilgiden uzaklaşıldığını gösterir. Bu durumda bilişim çağı ile ilgili düşünceleri geliştirme diye hiçbir şans kalmaz.
Genç beyinlerin farkında olmadığı, bilgi eksikliğinin, “Telafi eğitim” ile giderilemeyeceğidir. Daha önceden başlanan fakat alt yapısı hazırlanmadan gerçekleştirilen “Uzaktan eğitimde” de hiçbir varlık gösterilememiştir.
Kayıp yılların değerlendirilmesi adına, yeni bilgilere ulaşmak şeklinde bir çabada harcanmamaktadır. Mevcutla yetinmek de öğrencinin isteğine bırakılmıştır. Yani öğrenci isterse okula gidecek, isterse de gitmeme hakkını kullanacaktır.
Eğitim ve öğretimde gözlemle elde edilen veriler deneylerle desteklenip sisteme katılmazsa, beklenilen sonuçlar işlevsiz kalacaktır.
Bu çağda laboratuvardan uzak kalmak, bilimsel yolda ilerlemekten mahrum kalmak demektir. Bilim yolunda ilerleme yerine yolda kalmanın nedeni kayıp yıllar olarak değerlendirilir. Çünkü bu yıllarda araştırma ve uygulama kendi hâline bırakılmıştır.
Ekonomik olarak da kayıp yıllar suçludur. Çünkü gelirin düşmesi, eğitim ve öğretime de sekte vurmuştur. Sonuçta toplumun sosyal yapısında da yaralar açacaktır. Uzmanlar, sosyal yaraların geleceği bilgi çağının gündemini belirleyecektir.
Eğitim ve öğretimdeki aksama sonucu deneylerle desteklenmeyen veriler, boşa çekilen kürek gibi göz doldurmayacak ve kendi hâlinde akıp gidecektir.
Kayıp yıllar gençlerin topluma katılmasını problem hâline getirecektir.