Bu saatten sonra dalgalar durmaz. Sesinden belli gittikçe, daha çok gümbürdüyor. Kalktı, gitme, bekle acele etmene gerek yok denmesine rağmen, kayığı hazırlamaya koyuldu. Alet çantasını sordular ve “Kayıkta” cevabını aldılar.
Dalgalar canavar gibi dişlerini arada gösteriyordu. Canavarı hortlatan rüzgâr da boş durmuyordu. “Açık deniz ve yardımcı” diye sayıkladı. Morali bozuldu. Kabaran deniz, kayıkçıyı ikaz ediyor gibiydi. Kayıkçı; Orta yaşlı, dazlak kafalı, geniş omuzlu ve güçlü kollara sahipti. Yüz hatları gergin gözleri sönmüş gibi bakıyordu. Yorgun görünüşünü bir türlü gizleyemiyordu.
“Kayığım evim gibidir” diyordu. Yiyecek ve suyunun olduğunu söylerdi.
Soğuk ve inatçı yağmur başlayabilirdi. Çünkü bulutlar yaklaşmış ve soğuk esinti pencereden içeri girmişti.
Muhtar, biz bilemedik de böyle bir havada denize açılacak, ayrıca açıklara gidecekmiş, lafa bakar mısınız? Muhtar şunları ekledi. Israr etmemizin ne manası olabilir, onunkisi inattan başka bir şey değil. En nihayetinde sürprizlere yer olmayan dalgalarla boğuşmaya gidiyorsun. İnsan söz dinler.
Kayıkta eşyalarını kontrol etti. Kenardan güçlükle açıldı. Deniz peşini bırakmayacaktı. Hava kararmıştı. Yağmur başladığında yağmurluklarını giymişti. Motoru çalıştırdı ve açılmaya başladı. Peşinden yapılan yorumlar, hiç de olumlu değildi.
İnsan his ve hevesinin esiri olmamalıdır. Hissi davranışlardan kurtulmuş bir zihin kale gibidir. Akılcı hareket her zaman başarılı işlere imza atar.
Kayıkçı, arkadaşımızın ağabeyi idi ve denize yardımcısız açılmış oldu. Karşısında en küçük bir bocalamada seni kayalara çarpacak dalgalar var. Dalgalar söz dinlemez, onun için denize çıkmadan önce tepelere bakacaksın.
Kayığının içinde belki de oltasını bile atamıyordur. Dalgalar o derece sarsıcı ki zannetmiyorum ayakta kalsın. Muhtarın morali bozuktu. Fakat beklemek zorundaydılar. Muhtar, “Dazlak kayıkçı bizi beklerdi,” Dedi.
Dışarıda araba gürültüsü oldu. Hava yeni kararmıştı. Dışarı koşuştular. Taksi kum yığınlarına doğru uçmuştu. Taksini önü kum yığınına girmiş ve öylece durmuştu. “Ah, hayır, olamaz” diye bağırdılar.
Muhtar; “Hepiniz deliyiz. Akıllı taklidi yapmayı bırakalım,” Dedi.
Kaza yapan taksi için trafik geldi ve olaya el koydu. Muhtar polislere olayı kısaca anlattı. Taksi doğrudan kuma girmişti.
Arkadaşı, “Düşünmeden hareket ediyor, duygusallığımızı öne alıyoruz,” Dedi.
Deniz ve kara da olmak üzere iki olayla karşı karşıyaydılar. Balıkçı arkadaşını haber verdiler ama şimdiye kadar hiçbir ses yoktu. Dalgaların dinlenmeye dahi geçmemesine karşı üzüldüler. Bir boşluk olsa çıkar gelirdi.
Muhtar, “Bize hikâye lazım değil, gerçeklere bakalım. Arkadaşlar bir gurubumuz gitsin uyusun gece saat dörtte gelin o zaman biz gideriz,” dedi.
İnsanların deneyimleri, yükseğe çıkmasını engellemez. Fakat dikkat etmezsen çıktığın yükseklik ölüme yaklaştığın nokta olabilir.
Gün doğumunda hâlâ dazlak kafadan haber yoktu. Taksi de karakola çekilmişti.
Hasan TANRIVERDİ