1 Mart 1992-14 Aralık 1995 yılları arasında devam etti Bosna Hersek dramı.
Olaya müdahil olmak isteyen Birleşmiş Milletler 6 bölgeyi güvenli ilan etti, bu bölgelerden biri de Srebrenitsa idi. Savaştan önce 24.000 nüfusu olan bu kent mülteciler ve dışarıdan kente sığınan insanlarla birlikte 60.000 nüfusa ulaştı. Nüfusun artmasıyla bu kent artık hastalıklarla, açlıkla mücadele etmeye çalışan bir toplama kampına dönüştü. Kenttekilerin kendilerini korumak için edindikleri silahlar da BM (Birleşmiş Milletler) güçleri tarafından güvenlik gerekçesiyle toplandı.
Sonrası malum, birleşmiş vampirlerin temsilcisi olan BM 8.372 kişiyi korumadı, ne fark eder ha katletti ha katledenlere göz yumdu. BM adına kampın korunmasında görevli Hollandalılar hala insanız diye etrafta dolaşıp ülkemize demokrasiden bahsediyorlar.
Dört yıl süren savaş sırasında 200.000 insan öldü (Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna-Hersek`te 312.000 kişi hayatını kaybet), 2 milyon insan da yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı.
Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından biri olan bu savaş sırasında ölenlerin 200.000 kadarı Boşnak halkına ait olup, Boşnaklar dünyanın gözleri önünde sistematik bir soykırıma tabi tutuldular.
İnsanlık devam ettikçe katliam devam ediyor, maalesef güçlülerin zalimliğini engelleyemiyoruz. Bosna katliamının öncesinde benzer bir katliam Somali’de yaşandı, birleşmiş vampirler aynı şekilde seyirci kalırlar, Bosna’dan sonra benzer bir katliam Irak’ta uygulandı, bu günlerde Suriye’de uygulanıyor.
Bu katliamların ortak özelliklerinden bahsedelim:
İslam coğrafyasında bir ülke seçiliyor.
On binlerce çocuk toplamda yüz binler öldürülüyor,
On binlerce kadının namusu kirletiliyor,
Milyonlarca insan yerini yurdunu terk ediyor,
Terk edilen bu yer yurt birleşmiş vampirlere, uluslararası firmalara veya bu firmaların yerel uşaklarına kalıyor,
Katliam yapılan ülkenin-bölgenin dört bir tarafı harabeye çevriliyor, vampir inşaat firmalarına büyük işler çıkıyor, finansmanını tabi ki yereldeki petrol vb. doğal kaynaklardan sağlanıyor,
Bu ülkenin yönetimi maşalardan seçiliyor, yüklü ölçekte silah satılıyor, savaş tazminatı ve sözde savaşı durdurmak için yapılan harcamalar yıllara sari ülkenin gelirlerinden kesiliyor, yani ülke hiç sonlanmayacak bir haraca bağlanıyor,
Bu ülkenin halkları mülteci oluyor, sürgünle birlikte ölüm yolculuğu başlıyor, öle öle devam ediyor,
Kıyafetleri için bayıkladığımız, müzikleri için çıldırdığımız, artistleri için hayranlık duyduğumuz, paralı zalimlerin zenginleri yani leş kargaları artık bu topraklara konuyorlar,
Kazandıkları paralarla demokrasi temalı müzik klipleri çekiyorlar, ülkemizde de konser veriyorlar falan filan, sizin anlayacağınız zırvalığın biri bin para…
İşte 15 Temmuz bu açıdan önemli, torpille beslenmiş bir avuç leş kargası dini de işlerine alet ederek benzer bir oyunun katilliğine soyundular ancak milletimiz müsaade etmedi…