Ülkemizde eskiden on yılda yaşadıklarımızı şimdi bir yılda yaşıyoruz.
Olaylar neden hızlı gelişiyor? Bunu anlamak için fazla düşünmeye gerek yok.Savaşlar hızlı yaşanır. Bir savunma savaşının içindeyseniz, gündemler hızlı değişir ama savunma içgüdüsü hiç değişmez.
Ülkemiz aydınlarının yeni bir olay karşısında, bir duruş sergileyeceğinde, iki ana akım görüş ortaya çıkar.
Birinci görüş ülkemizi savunalım, ikinci görüş ise; savunmayalım bizden daha güçlü bir devlete sığınalım.
Çok uluslu şirketlerin milli devletle savaşını, yani Amerika ile milli devletin örtülü bir savaş içinde olduğunu görmeyenler veya görmek istemeyenler, gelişen yeni bir olay karşısında nasıl bir yön alacağı ya ikirciklidir, ya da teslimiyet taraftarıdır.
Amerikancı görüş buradan neşet eder.
Orta doğuda gelişen olaylar çerçevesinde, Katar’ın yanında yer almak, ABD’ye karşı olmak anlamındadır. Çünkü ABD an itibariyle Katar’a saldırmıştır. Türkiye ile örtülü savaşı ise zaten çoktan başlamış durumdadır.
Çok uluslu şirketler(emperyalizm) milli devlet çelişkisini tanıyan tüm milli güçler için bu durumu kavramak çok kolaydır.
ABD çıkarları açısından bakanlar ise, gittikçe deşifre olacaklarını hissettiklerinden, şöyle akıl yürütmeler geliştiriyorlar. Ya Katar vaz geçer ve ABD’nin yanına tekrar geçerse, biz ortada kalmaz mıyız? Veya Arapların kendi arasındaki kavgaya taraf olmayalım. Sanki Arapların kendi arasındaki bir kavgaymış gibi…
Şunu görmek istemiyorlar; ABD bölgeye her gün her yerden saldırıyor. Yani bölgede bir savaş sürüyor. Bu savaşta kendini savunmak adına, önde gidenler olacak, geride kalanlar olacaktır.
Emperyalizmle savaş savunma savaşı olduğundan, savunmak veya savunmamak sizin keyfinize bırakılan bir şey değildir. Kendinizi savunmak, savunma içgüdüsüdür.
İttifak yaptığım falan devlet bu savunmada yanımda olmaya devam ederse ne ala… Etmezse ben kendimi savunmaya devam ederim. Katar yan çizer ABD yanına gene giderse, ben kendimi savunmaktan vaz mı geçeceğim?
Siz kendinizi savunmazsanız sizin yanınızda kimin olduğu hiç önemli değildir.
Ya Katar vaz geçerse yorumları Amerikancılığı gizleme çabasıdır. Büyük devletlere teslimiyet esaslıdır.
Siz kendinizi savunmaya kararlıysanız, sizin savunmanıza yardımcı olanlar çıkacaktır. Karşı çıkanlar olacaktır. Kurtuluş Savaşı bu türden bir savaştır.
ABD bölgeye saldırdıkça, daha çok yeni müttefiklikler veya yeni düşmanlıklar oluşacaktır. Siz savaş içindeyseniz, sizinle bir olanlar veya size karşı olanlar gün ve gün değişecektir.
Savunma içgüdüsü bir anlamda tehlikeyi önceden sezmek ve gereğini yapmaya başlamaktır. Savunmada gecikme bedeli çoğaltır.
Katar’a Sudiler üzerinden saldıran ABD’nin, Türkiye ile örtülü bir savaş içinde olduğunu görmek, savunma için çok önemlidir.
Bir de Araplar arasındaki kavgaya taraf olmayalım tezi var. Biz burada Araplar arsındaki kavgada taraf değiliz. Karşımızda ABD var. ABD ile birlik olanlar daimi düşmanımız değildir. Onların halkları da konuyu anlayınca ABD’nin karşısına geçecekleri günler olacaktır. Çok ittifaklar dağılıp yeni ittifaklar olacaktır.
Savaşlar insanların düşüncelerini değiştirir.
İktidarı beğenmeyebilirsiniz ama düşman gelmiş alnınıza silahı dayamışsa, vay sen hatalar yaptın başımıza bu dertleri açtın deme zamanı değildir, bu gibi savalar savunma içgüdüsüyle çelişen savlardır.
Olaylara vatan savunması penceresinden bakmak; en çok ihtiyacımız olan bir husustur.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com