Üst üste gelen aykırı haberlerle kasvetli bir günün, hissiyatıyla rahatsız oldum. Çile üstüne çile, beni İsyan ettirdi. Sevgi atmosferime dönmek istedim onu da bulutlar kapladı.
Bunun üzerine o duygudan kurtulmayı denedim. Yine de beynimdeki karmaşanın önüne geçemedim. Geçemedim, haber mi dinlemeyeceksin, dışarı çıkıp iki arkadaşla konuşmayacak mısın? Toplu taşımaya binmek istesen, günü daha çok kasvetli hale getirirsin. Çarşı Pazar desen hiç mi uğramayacaksın. Pazara vardığında nasıl bir sıkıntının girdabına girdiğini açıkça fark ediyorsun.
Eczaneden ilaç almaya gidiyorsun, muayene parası, ilaç kesintisi, o da bulabilirsen. Ek zamlarla elde para kalmıyor ve ilacı bırakıp çıktığın da oluyor. Tansiyon ve sinirsel durum bile kapıyı aralayamıyor.
Kasvetli bir gün istemiyorsan, hiç mi bir şey yemeyeceksin. Fırının kapısında pasta beklenmiyor. Pastanın fiyatına alışmak mümkün değil. O halde yine aynı sıkıntılı güne devam ediyorsun. Günün yorgunluğunu, omuzlarında hissediyorsun.
Gün içerisinde, tanıdıkların dedikoduları, insanı çileden çıkarıyor. Ayrıca iç ve dış siyasi konulardaki yöneticilerin konuşmaları, beynini karıştırırken, belleğini dumura uğratıyor. Yöneticilerin seslerini dahi duymak istemiyorsun. Kibir abideleri, halktan o kadar uzaklar ki kendilerini bir türlü toparlayamıyorlar.
Toplumda, nizam ve intizamın hâkim olması gerekirken, karşılaştığımız örneklerin havasından perişan oluyorsun. Düşünün her gün kadın cinayetleri ve bebek çeteleri aramızda dolaşıyor. Sıkıntıyı anlıyor musunuz? Çürümeye aday bir toplum örneği yaşıyoruz.
Daha dün, havanın sisli olmasını bile çekemezken, şimdi ise katiller cirit atıyor, toplumda izliyor. Günümü neşeli ve mutlu geçirmek için sahilde dalganın incecikten sesini dinlemek istiyorum. Yine de sıkılıyorum. Çünkü düzen rant ayağına göre ayarlanmış.
Satıcılar dizilmiş ve bir şeyler pazarlamaya çalışıyor. Konu rızık meselesi olunca, bazı davranışları hoş görüyorsun ama sıra kavgaya gelince moralin bozuluyor. İnsanların ne kadar, kaba ve kültürsüz olduğuna karar veriyorsun.
Birbirimize saygı ve sevgi kalkmış, ahlaki değerlerden hiç haberdar değiliz. Böyle bir zamanı nasıl kasvetli bir gün olarak kabul etmeyeceksin. Bir kuruma yolunuz düşse, gördükleriniz ve hissettikleriniz karşısında, inanamayacağınız kadar ümitsizliğe düşersiniz. Makam arabaları saltanatını görmek istemezsiniz. Çalışana isteğini sorarsınız, seni karşı masaya o da karşısına gönderir ve cevap alamasınız.
Hayaller peşinde at koşturdum. Ele geçen bir “hiç.” Halkın derdini bilen yok. Nasıl bir sıkıntı anlayabiliyor musunuz?
Hastalığın etkenini sormayın, hala bilemiyoruz. Aşı olanların daha çok hastalanması enteresan. Günün ve ayların sıkıntısını düşünebiliyor musunuz?
Toplu yere gitme, hastaneler kaynıyor ve sıkıntı büyük.
Hasan TANRIVERDİ