2012 senesinde Taka gazetesinde yazmaya ve çizmeye başlayan Yavruoğlu, daha sonra bu gazetenin Yazıişleri Müdürü olmuştur. Her gün gazetenin ilk sayfasında, daha çok gündemle ilgili olmak üzere bir karikatürü yayımlanmıştır. Gündemi bir çizgiyle kısa ve etkili bir biçimde, insanları kırıp dökmeden, dudaklarda tebessüm bırakarak yorumlamıştır. Bu süre içerisinde Taka gazetesinde büyük bir ilgi gören Faroz Kültür Sanat Sayfası’nı hazırlamıştır.
O, iyi bir karikatürist olduğu gibi bir o kadar da iyi bir yazardı. Gündemi çok iyi takip eder, kırmadan ve dökmeden, dokundurmaların da yer aldığı eleştirel yazılar kaleme alırdı. Kimseyi rencide etmezdi. Sadece eleştirmez, övülmeye lâyık işler yapanları da cömertçe överdi. Türkçeye fazlasıyla hakimdi. Herkesin anlayabileceği bir dilde ve üslûpta yazardı.
Harun Yavruoğlu, hayatı çizgilerle kısa ve kestirme yoldan ifade eden bir çizgi ustasıydı. Çizgiden beslenen sanatçı, karikatür alanında birçok ödüle lâyık görülmüştür. Bunun yanında birçok afişe, vinyete ve kitap kapağına da hayat vermiştir.
Çoğu insan bilmez ama Harun Yavruoğlu aynı zamanda iyi bir şairdi. Az ve öz yazardı. Serbest tarzda kaleme aldığı birbirinden güzel şiirlerinde imgelere sıkça yer verirdi. Onun “Kıymetim İdin, Kıyametim Oldun” adlı şiirini paylaşmak istiyorum sizlerle:
“Deniz oldun/Balık oldum oltasında/Hıdır’ın/Sen bir deniz oldun o kadar/Kara viran bir deniz/Ben, derviş oldum ıslağında kıblesiz/Son günahın olsun bu/Huyundur vefasızlık,/Nisan hıçkırığında/Hüzündür/Hırçın bir deniz oldun/Kum oldum kıyılarında/Tayfa, Miço, Kaptan,/Kaptan-ı derya oldum da;/Yine de dalga geçtin çekinmeden bir istavrit gecede,/Suyuna sığınmış yüreğimle/Gülüşlerinin soğuk yüzsüzlüğü,/İçimin çiçeğini soldurdu/Bahar koktuğumda,/Sana yaslamışken umutlarımı;/Çöl oldun/Mecnun oldum/Acılara koydun başımı/Serin karanlığında;/Yosun oldum kaya dibinde/Sen mavi koktuğunda,/Yunus oldum/Şimdi;/Günahın adın oldu yüzünden Karadeniz/Derin siyahlığında/Ölüm soğukluğu saklı;/Hasret acısı kıyılarında/Oysa sen; yüksek mavide yıldız iken,/Suyunda yaşadım hayatı, hatırına/İnci mercan oldun,/Esir can oldum,/Perişan oldum hatırına/Kıymetim idin,/Kıyametim oldun/Son günahın olsun bu.”
Sanatçı kimliği ön planda olan Harun Yavruoğlu, toplumların ancak sanatla kalkınacağı ve çağdaş medeniyet seviyesine yükseleceği inancındaydı. Onun gözünde sanatçı gelecek kuşaklar için çok önemli bir modeldir. O, “Sanat Aklın Mucizesidir” adlı yazısında sanatçının nasıl bir kimliğe ve kişiliğe sahip olması gerektiğini şöyle dile getirir.”Sanatçı, düşüncesiyle yaşamı çelişmeyen insandır. Ahlâkî normlar onun kırmızı çizgileridir. Değer yargıları kişisel veya yerel değil, evrenseldir. Şahsî ikbal ve itibar peşinde koşmaz. En temel ilkesi haksızlık etmemek, haksızlığa karşı koymak, kendine olan özsaygısını yitirmeden hayatını örnek insan olarak yaşamasıdır.Tarafsızdır kararlarında. Hiçbir çıkar ve menfaatlerle satın alınamayacak kadar. Kendisi olarak yaşar hayatını. Öncelikle, bir insan olarak kendisine ve ait olduğu topluma karşı duyarlıdır.Yani bir başka ifadeyle adam üstü adamdır sanatçı.”
Harun Yavruoğlu, bir çeşit manifesto diyebileceğimiz, yukarıda iktibas ettiğimiz aynı yazısının sonunda bu sefer de sanatçının ne olmadığını şu veciz ifadelerle anlatır: “Sanatçı şöhret düşkünü değildir. Hedef adamıdır.Yandaş ve yalaka değildir. Kavgayı sevmez, kavgadan kaçmaz. Ağzını açmadan konuşur çünkü. Belli bir ideolojisi vardır, sağa sola çekilemez.Yönlendirilmeye gelmez, yönlendirir. Kitleleri ardından sürükler. Saygı, sevgi ve itimat uyandırır. Toplumu daima büyük hedeflere taşıyan bir kimliktir. Euro veya dolar züppesi hiç değildir. Para biriktirmek, zengin olmak, çocuklarının uçak, gemi alma telâşında da değildir. Sokak soytarısı ya da kabadayısı da değildir. Sanat insanın akıl ve duygu tarafıdır. Estetik, ince ve güzel tarafıdır.Yüksek insanî duygular taşıyan ve kimseye haksızlık etmeden yaşayan, insanî değerlere değer veren kişidir. Yani insanüstü insandır sanatçı.”