14. BÖLÜM VE 4. KISIM
Sigaramın Dumanı
O andan itibaren hemen işlemlere başlandı. İşlemler tamamlandıktan sonra, nükleer cihazların olduğu odaya götürüldüm. Orada kolumdan otuz derecelik bir şırıngayla kahverengi çalan bir ilaç damardan verdiler. Sonrasında çekime başladılar. Yaklaşık olarak üç saat bir çekim sonrasında, bu günlük bu kadar deyip beni tekrar aldıkları oksijen çadırına getirip yatırdılar. O günkü işlemler tamamlanmıştı. Yanımda oğlum vardı. Pazartesi ticari işlerin çekleri yatacaktı, o nedenle işinin başına gitmesini istedim. Ancak doktor oğlumun gitmesini izin vermedi. Kulağım duya duya, baban hayatı tehlikeyi atlatmadı. Durum çok vahim, gitmen doğru olmaz, her an her şey olabilir, dedi.
Doktorun bu sözünü duymam üzerine, sevgili doktorum, telefonları dosyanın üstüne yazın, şayet ölürsem o zaman telefon eder oğlumu çağırırsınız, dedim.
Doktor siz bilirsiniz, madem öyle istiyorsunuz telefonlarınızı buraya yazalım, deyip gitti.
Hakan gittikten sonra, Profesör geldi. Şimdilik tam sonuç alınmış değil. Ancak yarın saat dokuzda nükleer gazla çekiminiz yapılacak. Ona göre hazırlıklı olun. Ben elimden gelen neyse onu yapıyorum. Gerisi yaratana kalmış bir durum.
Sabah saat dokundan önce kızım geldi. O anda da beni tekrar alıp nükleer odasına alıp götürdüler. Orada sanayi tüpü büyüklüğünde olan bir tüpü içinde nükleer gaz olan, sanayi tüpü getirdiler. Başına bir cihaz bağladılar. O cihazın bir başını da benim başıma geçirdiler. Nefesimi tüpteki gazdan alıyordum. O da yaklaşık olarak üç saat kadar sürdü. Bu arada iç odada profesör öğrencilere ders anlattığını duymaya başladım. Ciğerlerimin çalışmaya başladığını duymuş oldum. Tüpteki gazın bitmesiyle, benimde çekim tamamlanmış oldu. Tekrar alıp çadırdaki yatağıma yatırdılar. Aradan yarım saat geçmişti ki, profesör gülerek içeri girdi. Hadi öğretmen bey geçmiş olsun, ameliyatsız tedaviyi başardık. Şimdi seni taburcu ediyorum. Bundan sonra size göğüs cerrahi ile kalp dama cerrahi bakacak, deyip gitti.
İşin doğrusu ben kendimi yatmaya hazırlamıştım. İyice tedavim tamamlansın istiyordum. Ama verilen karara itirazım olmadı. Peki, o zaman yine sizden bir kâğıt kalem istiyorum. Son şiirimi de burada yazıp ayrılayım.
SÖYLE DOKTOR SÖYLE NEYİM VAR BENİM 2
Dostlar merak eder bende dardayım
Yapacak işler çok ahu zardayım
Yağmurda boranda kışta kardayım
Söyle doktor söyle neyim var benim.
Bulun bu ne ise çare anlamam
Söyle gerçekleri yalan dinlemem
İzdirapta çeksem bilin inlemem
Söyle doktur söyle neyim var benim.
Sonuç sorun ise mutlak olacak
Kimi ağlayacak kimi solacak
Birileri gelip yerim alacak
Söyle doktur söyle neyim var benim.
Canım acısını dişime taktım
Sevgiyi paylaştım ümide baktım
Devri zamanımda sel gibi aktım
Söyle doktor söyle neyim var benim.
Bu benim sorunum bilmek isterim
Suratımı asmam gülmek isterim
Huzur yatağımda ölmek isterim
Söyle doktur söyle neyim var benim.
İki gün içinde yoruldunuz mu?
Biraz sitem ettim darıldınız mı?
Bir şeyler söyledim kırıldınız mı?
Söyle doktor söyle neyim var benim
Bu isteğime itiraz etmediler. Çünkü ben onların kobayı olmuştum. Tıbba yeni bir tedavi uygulaması kazandırmıştım. Şiirimi yazıp tamamladıktan sonra, kızımla birlikte yürüyerek acilden ayrıldık. Göğüs cerrahına gelerek kaydımı yaptırdım.
Burada üç yıl düzenli kontrollerimden sonra, şimdi ise kalp damara ayda bir gidip kan değerlerimi ölçtürmekteyim.
İşte sigaranın dumanı beni ne hallere koydu. Siz siz olun sigarayla tanışmayın. Tanışmışsanız da derhal bırakın. Ben 2005 bıraktım. İyi ki de bırakmışım. Yoksa yaşama şansım hiç olmazdı. Çok önemli ve düzenli bir davranış içinde tedavime devam etmem sonucunda, sağlığıma yeniden kavuşmuş oldum. Artık ilaçlarla da işim kalmadı.
BAŞKA BİR ÖYKÜYLE DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair