Okuduğu Okula Müdür Olmak
8.BÖLÜM VE 23. KISIM
İlkokulu okuduğu okula müdür olmanın bedeli sonucunda, yeni bir kumpasla karşı karşıya kalmanın öyküsünün devamı.
Müdür odasından içeri girdikten sonra, yerime oturdum. Sayın Albayım buyurun oturun ve sakin sakin konuşalım. Alladığım kadarıyla sizin ne için geldiğiniz her halinizden belli olduğu malumdur. Ama bilesiniz ki, ben okul müdürü olarak, devlet adına bu okulun küçük onarımını yaptırmaktayım. Bakın evraklar masamın üstünde duruyor. Buyurun yaptığım işlemlerin dosyası alın bakın dedim ve dosyayı kendine uzattım. Sonrasında da bu dosya size yapılan asılsız ihbarın cevabıdır. Ne yazık ki icabetiniz zahmetten başka hiç bir işe yaramamıştır. Benim size söyleyeceğim, okulumuzla ilgili yapılan işlemler bundan ibarettir diyerek, sözlerime ekledim.
Albay, büyük bir şaşkınlık içinde oturduğu yerden başını kaldırarak dosyayı elimden aldı, dosyayı incelemeye başladı. İnceleme işini tamamladıktan sonra, bana dönerek, yaptığım fevri hareketlerim için sizden özür diliyorum. İnanın bu olanlar karşısında şimdi çok mahcup oldum. Başını sallayarak, bundan sonra arkanızda bir dostunuzun olduğunu düşünün lütfen. Ben alaya döner dönmez durumu rapor edeceğim. Bu ihbarı yapanında kim olduğunu tespit ettireceğim. Sizin gayretinizi istismar edenlerden bunun hesabını sorduracağım. O kişi herkimse cezasız kalmamasını sağlayacağım. Bu sözleri söyledikten sonra, elini uzattı ve tokalaştık. Sonra tekrar özür dileyerek, odamdan çıkıp gitti.
Yol boyu gidişinde gözü benim bahçemdeki arı kovanlarına takılıyor. Merakından olsa gerek ki, karakol komutanına, burada arıcılıkta mı yapılıyor, diye soruyor?
O da evet, komutanım, burada arıcılık yapanda az önce azarladığınız okul müdürünündür, diyor.
Albay karakola gider gitmez, benimle tekrar konuşmak istediğini bildiriyor. Karakol komutanına okul müdürünü alıp getirin diyor. Tabi bu emir alan karakol komutanı bana geldi. Sayın müdürüm, Albayın seninle dostça görüşmek isteğini arz etti. Buyurun sizi karakola götüreceğim, dedi.
Bende okul müdür yardımcıma gerekli talimatı verdikten sonra, karakol komutanıyla birlikte okuldan ayrılıp gittim.
Albay beni kapının önünde karşıladı. Odaya buyur etti ve uzun uzun konuştuk. Arıcılıkla ilgili birçok sorular sordu. Fenni usul çalışmalarımı nasıl yaptığım hakkında fikrimi öğrenmek istediğini de sözlerine ilave etti.
Bende, Albayın sormuş olduğu soruları üzerine, arıcılıkla ilgili yaptığım çalışmaları ve bildiğim bilgilerimi genel detaylarıyla birlikte anlattım. Bilgisiz ve becerisiz bırakılmış insanlar için, birçok örnek işlerin ve çalışmaların yapılması gerektiğini sözlerime ilave ettim.
Albay o kadar duygulanmıştı ki, sanki ağzımın içine girecekti. Ben konuştukça, o da dikkatlice bir duruş göstererek, sözümü kesmeden konuşmam bitinceye kadar, dinledi. Arıcılıkla ilgili konuşmamın devamında da, öğretmenin görevi sadece okulda dört duvar arasında bulunmak olmadığını ve öğretmenin, köy kalkınmasın birinci derecede örnek kişisi ve bilge adamı olması gerektiğini sözlerime ilave ettim. Her konuda bildiği kadarıyla, halkın rehberi olması gerektiğini anlattım. Arz ettiğim hususların yapabilmesi için, herkesten önce, öğretmenin birçok konuda donanımlı olması gerekir. O da yetmez, öğretmen bilgi yüklü ve aktif olmalıdır. Aktif olmalıdır ki Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısıyla bütünleşmiş olunsun. Ülkemizde böyle bir öğretmen kadrosuna ihtiyaç vardır. Bu kadronun oluşturulabilmesi içinde, köy enstitülerine benzer yeni bir program ve müfredat yapılanmasına gidilmelidir. Aksi halde istenilen eğitim-öğretim veriminin sağlanması imkânsızdır. Ezbere öğretimle, ülkemizin geleceğinin garanti altına almak mümkün olmaz, diyerek sözlerimi söylemiş oldum.
Albay, bu anlatımıma çok duygulandı. Nerde o günler, çok gerilerde kaldı. Nereden bulacağız sizin gibi öğretmenleri, dedi.
Bu söz üzerine, sözlerimi daha fazla uzatmadan, arılarımdan bal alma zamanını söyledim. Bu süre içinde Lütfedip eşinizle birlikte bir pazar günü misafirim olmanızdan mutlu olurum, dedim.
İlk gördüğüm Albay gitmiş, yerine sanki bir liseli genç gelmişti. Konuşmalarım sürecince her sözümü gözlerimin içine bakarak, heyecan dolu bir merak içinde, can kulağıyla dinlemişti. Bu teklifimden çok mutlu olduğu ve memnuniyetle geleceğini söyledi.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair