6.BÖLÜM,5.KISIM
Kur’an kursundan neden kaçtığımın devamı.
Babam bana her seferinde aferin diyor ve boyumu seviyordu. Her haliyle çok kısa zamanda okumadan memnun oluyordu. Ançak Kur’an Kursundan kaçtığımı bilmiyordu. Resül Efendi gelmediği içinde haberi olmamıştı. Günler günü kovalarken, bir gün birde baktım ki Resul Efendi bizim eve doğru geliyor. Her gün olduğu gibi, o günde babam odasının önüne kurulmuş olan tuz taşının üstüne oturuyordu. Bir yandan da çayını yudumluyordu. Resul Efendi, babamın abisinin oğluydu. Öyle olmasına rağmen, babamı çok sayardı. Bir ayağıda yamuktu, o nedenle kendine topal Resul diyorlardı. Sonunda Resul Efendi, babamın yanına geldi. Gelmesiyle birlikte, beni babama şikâyet etti. Benim bir aydır Kur’an kursuna gelmediğimi söyledi. Tabi babam onun bu sözüne inanmadı. Sebebine gelince, ben zaten Kur’anı okuyup yazıyordum da ondan.
Ya topal, sen ne diyorsun. Mürsel Kur’an-ı Kerim’i bir ay içinde hatmetti. Senin bir yanlışın olmalı, mademki medreseye gelmiyordu, peki bu çocuğa bu okuma yazmayı kim öğretmiş olabilir, dedi.
Babamın bu söylediklerine, Resul Efendi şaşırmıştı. Ellerini ovuşturarak, benden başka kim var kim öğretsin. Böyle bir okuyup yazmayı başarması imkânsızdır. Kaldı ki ben bir aydır Mürsel’i hiç görmedim ki, okumuş olsun.
Oğlum ben yalan mı soyluyorum? Sonra bana dönerek, git ilk cuzu getir dedi.
Bende koşarak gidip cuzu getirdim.
Oku bakıyım, Resul Efendi dinlesin.
Hemen besmele çektikten sonra okumaya başladım. Her ikisi de can kulağıyla dinlediler.
Resul Efendi şaşkındı. Benim öğretmediğim bir çocuğun, durup dururken kendiliğinden Kur’an okuması hayra alamet olmalı, dedi.
Resul Efendi’nin bu sözlerine karşın, babam kızarak, peki şimdiye kadar nerelerdeydin, gelip bana haber vermedin. Neden oğlumun bir aydır kursuna gelmediğini bildirmedin. Şimdi senin bu yaptığına ne derler biliyor musun? Neyse onu da söylemiyorum, dedi? O kızgınlıkla bana dönerek, ne diyorsun şimdi, neden gitmediğini ve nasıl okumayı öğrendiğini anlat şimdi, dedi.
Babam çok kızmıştı ama bir o kadarda şaşkındı. Söylesene oğlum, nasıl oldu da kursa gitmeden okuma yazmayı en iyi bir biçimde öğrenmiş oldun, dedi.
O anda artık bütün gerçekleri anlatma fırsatı doğmuştu. Hemen ortaya çıkıp babamın karşısına geçtim. Resul Efendi doğru diyor baba, dedim. Eğer Resul Efendinin kursundan kaçmamış olsaydım, bugün dahi Kur’an-ı hatım edemezdim. Sebebine gelince, Resul Efendi hergün harfleri ezberletiyordu. Bense harfleri iki günde ezberledim. Sonrasında, esiri, ötürü, şeddeyi, cazımı sorup durunca da, bana kızıyordu. Bende baktım olacağı yok, bir daha kursuna gitmedim. Bu kez de Kur’anı-ı okumayı kafama koymuştum. Günlük olarak düşündüklerimi sana sordum. Sende bana sorduğum her soruyu eksiksiz anlatınca, okumayı kavramış oldum. Sonrası malum. İşte benim öğrenmek istediklerimin karşılığında, senin anlattıklarından istifade ederek, okumayı öğrenmiş oldum. Tabi bu arada okuduklarımı her günü birlik yazmayı da ihmal etmedim. Böylece kendi kendime okuyup yazmış oldum. Böylece Resul Efendinin kursuna gitmeğe gerek duymadım, dedim.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair