1/2
Memleketimden İnsan Manzaraları 505
KARANLIK BİR DÜNYADAN
KİM, NASIL KURTARDI BENİ?
EY HALKIM UNUTMA BİZİ
Yurdumu sevmişim bir baştan bir başa
Açın çıplağın yanında almışım yerimi
Aklımı ve yüreğimi koymuşum ortaya
Kalemimi adamışım
Karşı koymuşum yalana
Ve zulmün saltanatına…
Onuru ve erdemi savunmuşum
Kuvayı Milliye bir nefer iken
Sakıncalı Piyade olmuşum
Sahip çıkmışım yurdumun çakıl taşına
Öksüzün yetimin hakkını sormuşum
Girmişim kara zindanlara…
Bir mum yakmışım Ortaçağ karanlığına
Mum gibi eritmişim kendimi
O gün faili meçhullere karışmışım
“Ey halkım unutma bizi!..”
Ey halkım unutma!..
Bahattin GEMİCİ
(Hasanoğlan Ateşi)
Nallıhanlı köylü çocuğu eğitimci yazar ve şair Bahattin Gemici son yayımlanan Hasanoğlan Ateşi(*) adlı eserinde birçok gerçeği öyle yalın bir dille anlatır ki!.. Yaklaşık beş ay önce ilgiyle okuduğum bu kitap unutulmaz izler bıraktı bende. Bugünlerde yeniden elime aldığımda her sayfası yeniden okuttu kendini. Ve bir kez daha düşündürüp durdu beni.
İlkokulda beş yıl öğretmeni olan Hasanoğlan Köy Enstitüsü mezunu öğretmeni Emin Güney’i çok sevmiştir yazarımız. Bu yüzden onun gibi bir öğretmen olmayı hayal etmiştir hep. İlkokul son sınıfa geldiğinde bu hedefe ulaşmak için Hasanoğlan Öğretmen Okulu sınavını kazanmaktan başka yol olmadığını anlar.
O bu arzusu ile yanıp tutuşurken, dedesi de onun hafız olması için çabalar durur. Ancak Bahattin galip çıkar bu maçtan. Nitekim yapılan iki sınavı da kazanıp yaptırıverir kaydını bu
2/2
yatılı okula. Ve kendisine sorulduğunda Almanca dersi olan sınıfı seçer. İlk Almanca öğretmeni -benim de yakında tanıdığım- Bilge Aydoğan’dır. Ancak Ali dedesi kabul etmez yenilgiyi. Dolayısıyla bırakmaz torununun peşini. Yaz tatilinde sabah namazı dışında tüm namazları torununu camiye götürerek birlikte kılar. Babası da onu bir Kur’an kursuna gönderir. Böylece Gemici’nin kafası günde beş kez o dünyanın ezberleriyle dolar. Öyle ki 13 yaşındayken Nallıhan çarşısında bir yıl önce çok sevdiği öğretmeni Emin Güney’i görünce koşup elini öpeceğine selam bile vermeyip düşmanıymış gibi sanki ters ters bakar ona.
Niçin mi? Çünkü onun “komünist” olduğu söylenmiştir. “Komünistler devletimizi yıkmak, yurdumuzu bölüp parçalamak isteyen hainler”miş! Öyle belletmişler, öyle ezberletmişler. Böyle bir insanı nasıl sevebilirmiş ki o! Haksız mı ama!
Bizim delikanlı düştüğü bu karanlık çukurdan yine bir öğretmen sayesinde kurtulmuş. İyi de kimdir o değerli eğitimci? Ne yapmış, nasıl yapmış da başarmış bunu? Merak ederiz, değil mi?
Türkçe öğretmeni mi, matematik ya da fen bilgisi öğretmeni midir o? Tarih, coğrafya ya da resim öğretmeni olamaz mı? Beden eğitimi, müzik ve iş bilgisi öğretmenlerinden biri için ne dersiniz? Ayrıca din bilgisi öğretmeni de var bu okulun, fizik, kimya, biyoloji öğretmenleri de… Edebiyat, sosyoloji ve psikoloji öğretmenlerini de unutmayalım.
Pekiyi tahmin edin bakalım; Gemici gibi birçok arkadaşını da hangi dersin öğretmeni kurtarmıştır; o karanlık dünyadan? Yazarımız, yanıtını vermiş; bu soruların:
Tüm ders konularını yaparak yaşayarak işleyen bir öğretmenmiş o. Şunu söylermiş; sık sık: “İşiten unutur; gören anımsar; yapan öğrenir.”
Şu ya da bu nedenle dersini uygulamalı olarak yapma olanağını bulamazsa geri düşünce ve hurâfelerin mantıksızlığı konusunda düşündürüp tartıştırırmış öğrencileri. Nâzım Hikmet, Çetin Altan, İlhan Selçuk gibi şair ve yazarlardan söz edermiş. Dahası 1789 Fransız İhtilalinin öncesini ve sonrasını anlatırmış. Bu tür dersler birçok arkadaşı gibi Gemici’nin de kafasında
yepyeni pencereler açmasın mı? Bunun sonucu gazetelerden bu yazarları okumaya başlar. Daha sonra Mahmut Makal, Dursun Akçam ve Fakir Baykurt’tan okuduğu kitaplarla her geçen gün biraz daha aydınlanır dünyası.
Kim midir, öğrencilerine aydınlık bir dünyanın kapısını aralayan bu öğretmen? Bir kez daha sorayım: Hangi dersin öğretmeni olabilir; o sizce?
Yazar vermiş yanıtını. Ben de söyleyeyim artık:
Benim de Aksu’dan 6 yıl tarım öğretmenim olan ve Hasanoğlan’da iki yıl birlikte çalışma mutluluğunu yaşadığım Ahmet TUNCER’dir o! Evet, evet; bir yanlışlık yok; tarih değil, Türkçe, edebiyat değil, Köy Enstitülerinden yetişmiş bir “tarım öğretmeni”… Siz söyleyin, şimdi:
Böyle bir öğretmen girmeseydi derslerine, ne tür bir insan olurdu; Gemici bugün?
———————————————————————-
(*) Hasanoğlan Ateşi, Bahattin Gemici, Ürün Yayınları, Ankara 2024 E. Posta: urunyayinlari@gmail.com.tr; B. Gemici, Telefon: 0049 1575 915 65 50
Hüseyin ERKAN
0535 371 74 83
huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr