Geceleri farklı oluyor sanki kelimeler. Sıradışı duruyor, sıradan kurulsa dahi cümleler…
Hayatını basitleştirme, sadeleştir…
Tükendiğini hissetmeye başladığında, yenilenmek için, derin bir nefes al, dik dur ve gülümse…
Dolu dolu yaşa derler ama yaşanmaz!.. Bilmezler ki; dolu dolu yaşamak için önce “boşluğun” ne olduğunu anlamak gerekir…
Bütün yaşamının hüsran olduğunu düşünüyorsan sakın üzülme!..
Dıştan içe, Öz’üne doğru yolculuğun başlamak üzere. Sadece hazırlan…
Yaşamın yüreğine akması için belki de deneyim yaşaman gerekir…
Kuvveti değil kudreti arıyorum, bilgilileri değil bilgeleri arıyorum de!..
İyiyi değil doğruyu arıyorum, Seni değil Ben’i arıyorum, sözde değil, öz ’de arıyorum… de!..
Güzel cevaplar, güzel soru soranlara verilir insanlık…
Başkalarını kazanmak için kendinizi kaybetmeyin…
Kendinden uzak yaşıyor ya da yaşatılıyorsan, mutluluğa yakın olamazsın…
Herkesin içinde bir guru var.
Buda’yı sessiz bırakan, Mevlana’yı döndüren, sema yaptıran…
Sende kim bilir neler yapacak?
Önce sen değiş… Cesaretin varsa, kendine çık yola…
Ve keşfet!
Önce kapıyı bul, sonra tokmağı… Önce hazineyi bul, sonra anahtarı…
Önce kalbi bul, sonra sırrı… Cesaretini topla. Korkularının yerine sevgini koy.
İlerle, geliş ve geliştir. Tekâmülün için kendini merkezine koy.
Hayatla birlikte uyum içinde ol. Donuk olma, akışkan ol.
En önemlisi yürek sahibi ol, hem de kocaman bir yüreğe.
Aşkla gülümsemek için bir adım daha at. İnan ki gerisi kendiliğinden geliyor…
Zamanla sever insan’ derler de, ‘Zamansız sever insan’ demezler…
Aşkı tanıdığında, yaratıcıyı da tanırsın…
Ağladığının görülmesini istemediğin zamanlar vardır. Hatta herkesin içinde, içine ağladığın anlar vardır. İşte o anlarda, sadece senin keşfedebileceğin o kadar özel farkındalıklar vardır ki… Paylaşmak istesen de kelimelerin yetmeyeceğini düşünüp, sessiz kaldığın…
İster insan olsun ister ağaç, canlar hafife alınmaz…
İster büyük olsun ister küçük, çığlıklar hafife alınmaz…
İster az olsun ister çok, yürekler hafife alınmaz…
Bunları yok sayıp hafife mi aldın?
O zaman bunun bir bedeli vardır… Bu bedel ise tahmin edemeyeceğinden büyük, kaldıramayacağın kadar ağır olur…
Kelimelerin anlamını veren, uğruna yaşananlardır…
Uyanış, anlayış, diriliş gibi… Cesaret, gayret, yürek gibi…
Birlik, beraberlik, bütünlük gibi…
Böylesine derin kelimelerin gücünü tekrar tekrar gösterenlere selam olsun…
Bu zaman farklı bir zaman, dönüşüm zamanı anlayın artık.
Bitirin lütfen kavgaları düşmanlıkları…
Bu devirde, bu dönüşümde insanlık ne mi istiyor?
İnsanlara hayvanlara doğaya daha çok saygı… Fikirlere düşüncelere paylaşımlara daha çok özgürlük…
Anlaşmalara imzalara görüşmelere daha çok barış…
Dinlere mezheplere inançlara daha çok sevgi…
Sadece ulusal, bölgesel, yerel değil, tüm dünyada daha çok aşkla, daha çok bütünlük…
Bu zaman farklı zaman, dönüşüm zamanı.
Lütfen anlayın artık…
Ey insanlık, nerede kaldı senin şefkatin?
Yaşamak ve yaşatmak üzere geldiğin bu dünyada…
Dön içine, içindeki güneşe, hisset merhametin sonsuz güzelliğini.
Sen bul ki içindeki birliği, huzuru, barışı, insanlık da hatırlasın yüreğindeki gerçek insanı…
Ama ne yazık ki; bazı insanların zihinleri o kadar dolu ki!.. Siz özenle bir şeyler anlatırken dinlediklerini iddia ediyorlar. Halbuki bilmiyorlar ki, o sırada gözleri meşgul tonu veriyor!..”
Oysaki bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamışken, Peygamber bile göçüp gitmişken biz, siz onlar, ben, sen, o neyiz ki…
Biz sadece biziz. doğarken bir damla su, ölürken biraz toprak değil miyiz?.. Hayat kısa, bir varmışla bir yokmuşun arasına sıkıştırılmış, belli bir zaman diliminde unutulacak bir hikâye…
Ve deriz ki sevin, sevin ki sevilin; hayat sevince güzel.
Fakat birde ölümüne vazgeçmediğimiz bir huyumuz ve de sözümüz var; Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu vatanı karşılıksız seve bilenlerdir deriz tüm kâinata…
Hadi şimdi dostlar bu söz üzre; kahvenizi alın, oturun bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sizde katılın bu serüvene…
Kim ki; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; “Buradayım…”
02.07.2019
#öskurşun#