Karanlık kaybolurken, şafak söktü ve gün aydınlandı. Acele edip pazarın yolunu tutanlar, gün aydınlandığında, yolu yarıladı.
Aydınlık çok kalmadı, gözlerin neşesini kara bulutlar soldurdu. Kara bulutlar karıştı, döndü ve yeryüzüne yaklaştı. Yaklaşmakla kalmadı, ortamı tekrar karanlık hâle getirdi. Pazarcılar yola çıkmaya korktu. Çünkü hava geliyorum, diye çığlık atmaya başladı.
Nine hazırlılarını yapmış ve kapının önünde sepetiyle bekledi. Bir an önce gitmeliydi. Çünkü toptancılar acele ediyor, zaman geçmeden köy pazarından sebze ve meyvelerini alıp gidiyorlardı. Dediklerine göre, topladıkları ürünü, İstanbul’a kadar satıyorlarmış.
Gidemezse satışı kasabalı memurlara kalacaktı. Onun içinde acele etmek gerekiyordu. Ninenin büyük oğlu vilayette çalışıyordu. Küçük oğlu ise uzak diyarlarda öğretmendi. Nine alıştım, gitmesem o kadar uğraştım diktim, sebzeyi inekler mi yesin dedi.
Nine bundan sonra pazarda toptan veremezse, memurlara gelin yerinde koparın alın, yarı fiyatına diyecekti. Böylece taşımaktan kurtaracaktı.
Kararan hava pazarcıları beklemede bıraktı. Çünkü normal bir kararma değildi. Bulutlar yaklaşmış ve yağmur başlamıştı. Yağmur rüzgârla birlikte fırtınaya dönüşünce, içeri kaçtılar.
Bulutların suyunu boşaltmasını beklediler, kopan fırtına ağaçların da sökülmesine neden oldu. Yolları çamur deryasına dönüştürdü. Mahalleden yola çıkan olmadı. Fakat komşu, çizme giyip yağmura aldırmadı ama yolun suyu geçit vermedi. Suyun darbesine kırılan ağaçlar da eklenince yollar karanlık, yollar aşılmaz oldu.
Nine sepetinden biraz boşaltmak istedi. Yaprakları taze olmayandan üçer bağ sebzeleri geri bıraktı. Onları isteyene veririm. Alan olmasa da ineğin önüne atarım dedi. Fırtına sakinleşince yola döküldüler. Sepetlerle pazara bir an önce varmak gayretindeydiler.
Nine pazar saatinden, geri kalmak istemiyordu. Belki toptancılar bekliyordur. Pazarda yerini alan nine sepetini komşusuna teslim etti ve eve döndü. Çünkü ıslandım, bu hâlde hasta olurum, dedi. Komşusu ninenin peşinden sepetleri toptancıya verdi. Nineye de ekmek aldı ve eve geldi.
Yolların çamuru kırılan ağaçlar, yağmur ile oluşan manzaralar her seferinde aynısı oluyordu. Nine yapılacak bir şey yok derken, oy almak için geliyorlar, sözü yöneticilere kırgın olduğunun ifadesiydi.
Arazinin engebeli oluşu, yolların yıkılmasına neden oluyordu. Ocak başında uyuklayan nine kapıyı zor kalktı açtı. Komşu geldi, sepetini, parasını ve ekmeğini verdi. Nine çok dua etti.
Komşu, pazarın hareketliliği çamura saplandı. Bu saplanma yollara bağlıydı. Toptancılar beklemişlerdi. Komşu kadın işine çabuk, açık gözdü. Hemen toptancıları buldu ve satışını yaptı.
Ninenin çektiği yalnızlığa yolların çamuru eklenince acıları katlandı.