Türkiye gerçekten zor bir dönemden geçiyor,uluslararası saygınlığını yitirmiş,ve içeride kendi kendine can çekişen bir karanlık siyasetin pençesinde tıkanıp kalmış bir Türkiye.
Demokrasinin bile hala adını koyamamış. emokrasi bir eğitim işidir,eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse bunun adına oligarşi denir,o zaman ülkede demogaglar türer, halkı adını kendisi koyduğu demokrasi adına ikna edebilmek için, kandırmak yalan adına siyaseti sürdürmek için.
Ama asıl önemlisi de bu demogoglar dan DİKTATÖRLER türer işte asıl tıkanma burada başlar.Çağdaş özde dolaysız bir demokrasiye hala geçemeyen Türkiye,şimdi Orta doğunun karanlık bataklığına sürüklenmek isteniyor,nedeni bu güne kadar uygulanan yanlış siyasetin sonucu.
Türkiye başından beri orta doğuda yanlış bir siyasetin baş aktörü oldu.Kendisini her şeyin hakimi sananlar, tek adam olmak sevdasından asla vazgeçmeyenler,yanlış karanlık siyasetin ortasından çıkamayan,adeta kişisel çıkarlar uğruna ülkenin geldiği uçurumdan bile haberi olmayanlar,şimdi kendi yarattıkları çarkların ortasına sürükledikleri ülkeyi,bu çarkın arasından nasıl alabiliriz diye düşünmek yerine,ülkeyi daha da felaketin ortasında bırakıyorlar.Ama onlar için sadece kendi siyasal çıkarları uğruna hayatta kalmak tek istedikleri
SAVAŞA HAYIR…
Türkiye bana göre anlamsız bir savaşa sürüklenmemeli,şimdi tek adam yada sultan olmak. Osmanlı ruhunu canlandırmaya hevesli olanların bu gerçeği çok iyi görmeleri gerek.Dünya insan hakları izleme komitesinin verdiği tablo gerçekten endişe verici .
Türkiye’deki demokrasi özgürlük ve insan hakları konusunda geri kalmış çok sayıda ülkeden bile hala gerilerde duruyor.Hızla demokrasinin özgürlükler ve çağdaş cumhuriyetin değerlerinden uzaklaşan,ve otoriter bir yapılanmaya sürüklenen bir ülke.Barış süreci ve orta doğu da yanlış politikalar yüzünden kan kaybetmeye devam ediyor.Yaşananlara baktığımızda karanlık bir siyasetin yapılanması söz konusu değil mi?Bugün orta doğuda gelinen noktada bu siyasetin bir ürünü bana göre.
Türkiye’nin böyle anlamsız bir savaşa sürüklenmesi demek,kaç mehmet ciğin öleceği ve sonrasında hala can çekişen ekonominin nasıl bir sıkıntı yaratacağı bunu da düşünmek gerek.27 milyon insanın açlık ve yoksulluk sınırında yaşadığı bir ülkede,sınırsızca para harcamanın.Osmanlı ruhunu yaşatmak adına konak ve yalıların köşklerin çalışma ofisi olarak kullanılması.
Atatürk orman çiftliğinin talan edilerek anlamsızca harcamalar sonucunda SARAY YAPILMASI,yoksul bir ülkede anlamsızlıkların bir adı değil mi? devletin kaç uçağı var,bütün bunların aksine cumhurun kullanması için 600 milyon dolara mal olan bir uçak yapılması sorgulanamayacak mı?” Buyrukçular, emir verenler, eğitimsiz cahil bırakılan köle olmaya biat eden kitlelere hakim oldukları sürece, bu kitleler her zaman köle olmaya devam edeceklerdir çünkü emir altında kaldıkları kişilerin yada kişinin narkozla dığı etkileşimden sonsuza kadar kurtulamazlar” Friedrich Nietzsche böyle demiş.Türkiye şimdi böyle bir toplumsal kitlenin yaşadığı ülke.Aydınlığın çağdaş değişim anlayışının bilim ve aklın cumhuriyetin adını bilmeyen bir toplum.Bu topluma hükmedenler de şimdi dünya tarihini yazan yaratan. Atatürk ve silah arkadaşlarının bu tarihe isim koydukları koca bir devleti orta doğuda bir bataklığa maceraya sürüklemekten geri kalmıyorlar.
Dünyanın gözü Türkiye’de, ama biz ne yapıyoruz bu tarihi yaratan bir ülkeyi kendi çıkarları adına maceraya sürükleyenler,karanlık güçlerin parçalama oyunlarına alet olduklarının ne zaman farkına varacaklar bilmiyorum.
Türkiye cumhuriyeti adını kullanmaktan nefret edenler,Atatürk ve devrimlerinden korkanlar,bu yanlışlardan hatalardan ne zaman dönerler bilmiyorum.Hala yanlış bir dış siyaset anlayışından,kişisel kin ve öfke öç alma hakimiyetini kanıtlama Narsist duygularından kurtulamadığımız sürece, bu felaketlerden kurtulacağımızı samıyor um.
Toplumlara hakim olmanın tek adı bana göre güçlü olmanın gösterisini sürdürmek sanırım.Türkiye zor bir dönemden geçiyor,savaşa hazır değil, güç gösterisinde bulunmak aptallık bana göre,orta doğuda yanlış bir maceraya girmek,anlamsız olacak bir savaşa evet demek, yüzlerce Türk evladının anlamsızca ölümü demektir bir oyuna gelmemeliyiz, bağırıp çağırmak güç gösterisinde bulunmak siyasetin adı değildir bana göre.Sağ duyulu olmak siyasetin gereği ülke çıkarlarını nerede kılıyorsa elbette bunu yapmaktır.Sana saldırı varsa buna ülkeni korumak savunmak adına karşılığını verirsin,ama sen hala kendi ülkende demokrasinin adını koyamazken sana hangi demokrasi saldırı izni veriyor bunu bilmelisin.Demokrasiyi kullanamıyorsan sana inanan saygı duyan olmayacaktır.
Kirli karanlık siyasetle ülkeyi kendi çıkarların adına kullanmak istersen,işte felaketin adını o zaman koyarsın.Türkiye bu felaketi yaşamaya dayanamaz.
Prof.Dr.Levent Seçer