Kara vicdanlı, kötümser bir bakışa sahipti. Böyle bir kişi, kara delik gibi manyetik alanı vardı. Kara deliğe odaklıların, sözleri toplumda olumlu karşılık bulabilir miydi? Taş kalpliliğiyle çevresiyle, nasıl bir bağ kurabilirdi. Yine de ondan, bir umut konuşması beklenirdi.
Nihayet konuşmaya başladı ama sözleri havada savruluyordu. Elektro manyetik dalgalar gibi, birbirinden kopuk ve anlamı karışık kelimeler bulutlara doğru uçuşmaya başlamıştı.
Düşük yoğunluktaki ahlakı, kibirle süslenmişti. Beceriksiz ve bilgisiz ruhunu, yetenekli ve de bilgili kişilikli insanların kafasını karıştırmakta kullanıyordu. Temiz fikirliler ve dürüst insanlar kindar kibirli ve sahte düşüncelilere paspas yapılmak isteniyordu.
Beceriksiz ve hasta bir ruha sahip olduğunu dahi bilmeyenler havaya giden konuşmaları alkışlıyordu. Kibirle süslü ve her şeyi kendisinde görenler, atmosfere savrulan kelimelerin yazıda anlatılmak istenen, hikâyede yeri yoktu.
Bilinmelidir ki, her şey evrenin doğasına göre gerçekleşir, başka bir olaya uyum sağlamaz. Doğa onu ister içeriden, kuşatsın, ister dışarda bir yerde bulunsun, onsuz gerçekleşmesi mümkün değildir.
Yeri yok kelimelerin, yeri yok cümlelerde. Anlamsız kavramların vicdanlara sirayet etmesi düşünülemez. Vicdanlarda olmadığı gibi, kişinin bedenin de ve ruhunda da yeri yoktur.
Savrulan kelimeler deli fişek gibi rastgele bir yerlere saplanır. Saplanır ve hiçbir derde de çare olamaz. Olmasını da aramazlar. Yeter ki, iki dudak arasından çıksın ve peş peşe uzansın göklere doğru. Atmosfere dağılsın ve gözünü bulutların üzerinde açtığını sansın.
Düşlerini renklendirsin, hayallerini yüceltsin ve yeter ki, milleti uyutsun. Düşleri renklendirdikten sonra, silik şahsiyetine dönsün. Halkın heyecanını fark etmesin ve özel dertleriyle dertlenmesin. Çünkü kibirli meziyeti onu hayal kırıklığına uğratan, korkunç yanılgıdır.
Çevrendekiler seni bir keşmekeşe girmeye, huzursuzluğa kapılmaya zorladığında kara vicdanınla karşılık vereceksin. Vicdanın kara deliğin yutması karşılığında insanların alkışı göstermeliktir. Alkış sesini duyan gururlanmasın, kara delik yutmak için programlanmıştır.
Kara deliğe sahip vicdanlar, kendinden başkasına değer vermezler. Bu durum kişinin kalbini karartır. İnsanların yüreklerini yokluğa sürükler. Kapkara vicdanlar yaratır. Kara vicdanlar akıldan yoksun ve iç güdüyle hareket ederler.
Sahip oldukları özellik tırmalamaktır. Tırmalar insanları, tırmalar vatandaşı. Hiçbir yeteneği olmayan yaratıklar ne yaptıklarını bilmezler. Yüzü gözü oynar, bu oynamayı da kontrol edemezler. İnsanlıktan nasibini almış herhangi bir davranış görülmez. Duygusuz ve kimliksiz bir bakışla konuşur, eldekilerini topluma kusar ve dağıtır.
Kolunu kaldırsa ve insana yakışmayan bir tarzda el sallasa. Parmaklarını kapatsa tokadını başınızda balyoz gibi hissedersiniz. Söz düellosu sona erdiğinde, şakşakçılarından başka yanında kimsenin kalmadığını görürsünüz.
Toplumun belleğini bulandıran bunca olaylara rağmen, çözüm yolu bulunamaz. Çünkü seçimi bulanık sularda yapıyordu.
Saman alevi gibi, parlamadan kaçtı. Kimseye selam vermeden kayboldu. Telaşında bu kadarı fazlaydı.
Kara delik devreden çıkıyordu.
Hasan TANRIVERDİ