Hayat insana her zaman istediğini vermiyor. Seni sevdiklerinden koparıyor, farkında olmuyorsun. Aranda uçurumlar oluşuyor, düzelmesi adına elinden bir şey gelmiyor. Hastalık nedeniyle eline verip kolunu kaptırmaktan korkuyorsun.
Yaşantısını kısmen özetlemeye çalıştı. Ayakta durmakta zorlandı. Yüzünde silinmeyecek bir kederin izleri vardı. Açıkçası hayat ondan öcünü almış, yarışı kaybetmişti. Hafif kamburlaşmış, yüzü solmuştu. Zayıf ama soluk ve halsizdi. Elinden yüzünden kan kaçmıştı. Saçları kaybolmuş, el bilekleri yalnız kemik kalmıştı.
Doktor kısa süre ömür biçtiğinde, köye gelmek aklına geldi.
Bedeninden bir şeyler eksiliyordu. İçine düşen yangı, sonunu hazırlayan ateşti. Yere daha sağlam basmalıyım. Belki altı ay, zehir içmek gibi gönlümün istediğini o dağlarda yapmalıyım. Ufku izlemekten daha güzel bir şey olamaz, diyordu. Akşamın atmosferinde ve gecenin karanlığında bile doğanın güzelliğini düşünüyordum.
İşaret ettim ve oturdu. Başım döndü dedi. Paketimdeki ekmek ve helvadan verdim yedi. Teşekkür etti. Hayat dolu olmak istiyorum. Köyde ve yaylada evimiz var. Kendime ümitsizliği yaklaştırmıyorum.
Madende çalışmak, çekilecek bir yaşantı değildi. Çok çalıştık da başımıza kara kömürden taç mı yaptılar. Ellerini göğsüne tuttu ve kesik kesik öksürdü.
Kalbimdeki çiçeklerin daha çok açmasını ve her türlüsünün çoğalmasını istiyorum dedi. Çiçeklerden bir “Sevgi ordusu” kurmalıyım. Bu orduyla sevgisizlere gülmeyenlere saldırmak boynumun borcudur, dedi.
Böyle bir dert ve açıkça anlatan arkadaşı yanımdakilere tanıtmadım. Ağabeyi ile aynı sınıftaydık. Bu küçüğü idi ve orta okulda okuyordu. Yakınımızda oturuyorlardı. Yukarı köydendiler.
Buğulanmış hayallerimi bıraktım, düşlerimi yaşıyorum. Yıllarca çıkrığı kuyuya, sabah indirdi, akşam çıkardı. Adam gibi indik, karardık da çıktık. İnsanlığımızı kaybettik. İçimiz karardı. Daha çok kömür dediler ve aynı oranda içimizin karalığı arttı. Karardı içim ama yaşama sevincimi kaybetmedim. Mecburdum çalışmaya, babam vefat ettikten sonra elde avuçta yok. Ver elini Zonguldak kara madenine.
Çocuklarımı okuttum. Hepsinin işi var. Arkama bakmıyorum. Beni aramayacaklar, söz verdiler. Ben de istediğimi yiyeceğim. Sonucu nereye varırsa varsın.
Yaşama sevincim sürdürüyorum. Çiçeğe ağaca ve yeşilliğe koşuyorum. Sabahtan yapraklardan damlayan su zerrelerini içiyorum. Çam ağacının salgılarını yutuyorum. Kalbim iyilikle dolu. Yaylada gücüm yettiğince herkese yardım ediyorum.
Ümitsizliğe düşmedim. Doktorun verdiği günü daha sağlıklı olarak geçtim. Yaylada ne ekersem onları yiyorum. Üç tane keçim var. Hayvanlarımla beraber yaşıyorum, dünya umurumda değil. Keçilerin davranışlarını anlatmayayım. Böyle bir güzellik olamaz.
Doktorun ömrüme biçtiği günü üçe katlayınca yanına gitmeyi düşünüyorum.