Dolmuş taksisini, kamyonete dönüştürmüş ve şehir içi taşımacılık yapıyordu. Aracının güçlü olmamasını, bozuk yollara gitmemekle, tolere ediyordu.
Buz dolabını, köye taşımak isteyince, onu kıramadı. Yarım saat içerisinde yola çıktılar. Köy yoluna döndüklerinde, üç kişi önlerine çıktı ve bizim de gelmemiz gerekiyor, dediler.
Kamyoneti kiralayan, kısa boylu, şişman, boyunsuz, kan çanağı gözler ve saçsızdı. Arkadaşına, onları oyalarken, fırla git, paranı da al, dedi.
Önce şoför indi ve üç kişiye, araba bu kadar yükü çekmez, yola vurur ve bir tarafı kırılır, dediyse de ikna olmadılar. Kamyonetin üzerine atladılar. Yarı küfürlü sözler havada uçuştu. Dünyayı yerinden oynatmak için, durduracaklarını sanıyorlardı.
Buz dolabının sahibi, ağaç kütüğü gibi arabadan indi. Ceketini çıkartmıştı. Kamyonetteki üç kişiye; ne biçim insansınız? Bu yükle araba ırganmaz, yüz metre gidemeyiz. Yükü boşalsın gelsin, bizi de eve atsın. Parasını nasılsa veriyorum, diyerek alttan aldı. Kamyonetteki üç kişi, kabul etmedi.
Dip kütüğü, üçüne de küfürle karşılık verdi. Bu defa üç kişi, arabadan atladı ve kütüğü kovaladılar. Kütük, geriye doğru kaçtı. Uzun boylusu, kütüğe yaklaştı. Kütük cebinden çıkarttığı sivri uçlu açacakla saldırdı. Adamın elleri kan doldu. Biraz daha geri gitti ve diğer ikisine saldırdı. Açacağı kesici alet sandıkları için çekindiler fakat geri de durmadılar.
Bağrışmalar arasında, elbiseler yıprandı. Kanın bulaşmadığı yer kalmadı.
Bundan sonra kavga, ağız talaşına dönüştü. Ellerini kaldıracak güçleri kalmamıştı. Kütük kenara yığıldı. Üç kişiden uzun adam, yanına vardı. Olduğu yere çöktü. Yalnız ağzından çıkanı it duysa kudururdu. Üç kişinin genç olanı araya konuştu ve barışmalarını sağlamaya çalıştı.
Geri dönüp baktıklarında kamyonet çoktan gitmişti. Kütük eşyalarım kaybolursa karakolda hesap verirsiniz diye tehdit etti. Kütük, kalktı ve kafasını havaya kaldırdı. Şimdi de beklediğiniz oldu, dedi. Çünkü inanılmaz sağanak başlamıştı.
Şoföre inansanız, eşyaları boşalttıktan sonra gelip bizi alsa fena mı olurdu. Şimdi kuru yerimiz kalmadı, boyumuzun ölçüsünü aldık, dedi.
Üç kişi büyük bir hata yaptık, aynı köyden sayılırız. Boşuna niçin itiraz ettik anlamadım, dedi. Yağmur o kadar şiddetliydi ki, kafa kaldıramadılar. Çınarın altına kendilerini zor attılar. Hava da kararıyordu. Selden sonraki dere yatağına dönmüşlerdi.
Kütük, yola çıktı. Çeyrek saat içerisinde kuru yerleri kalmamıştı. O halde evin yolunu tuttu. Köye ayrılan yol ağzındaki, evin arkasına sığındı ve bekledi.
Yağmur biraz kalınca, yola devam etti.
Hasan TANRIVERDİ