Kalp gözden önce ağlarmış. Göz ne görürse kaynağı yürekmiş. Yeter ki gözler güzel ve iyi olanlara dokunsun. Kirlenmesin yürekler.
Çünkü gözler yüreğin penceresidirler.
Ah, pencere dedim de aklıma vaktiyle annemin bana anlattığı bir hikaye geldi.
…Vaktiyle iki komşu yan yana otururlarmış.
Birinde yeni evli çift otururmuş, diğerinde ana kız yaşarlarmış.
Bir sabah yeni evli çift balkonda yemek yerlerken, karşı komşuları da çamaşır asıyormuş.
Yeni gelin hanım kocasına söylenmeye başlamış:
“Bak kocacığım. Komşumuzun çamaşırları yeterince temiz değil.
Ya çamaşır yıkamayı bilmiyor, ya da deterjanı kalitesiz,” demiş.
Kocası ona bakmış, hiçbir sey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.
Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her gün aynı yorumu yapıp duruyormuş.
Bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın, bu duruma çok şaşırmış. Kendince yorumlamış:
“Oh be! Nihayet çamaşır yıkamayı öğrenmiş kadın.
Ama merak ediyorum, acaba ona, böyle yıkamayı kim öğretti?”
Kocası uzun uzun gıybet eden karısına bakmış;
“…Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim. Sende önce kalbindeki kirini, sonra gözlerindeki kirleri temizlersen iyi olur hanım.” diye cevap vermiş.
…
Bizler, anne babalarımızın anlattığı kıssadan hisselerle, hikayelerle büyüdük. Kötülükten sakınırdık.
Yanlış konuşsak ağzımıza biber çalacak mutlak bir büyüğümüz vardı.
Şimdiki kuşağı ise televizyonla internet eğitiyor.
İnsanlar öfke kontrolleri yok. Ve her an patlamaya hazır bomba gibiler.
Sanki her insan bir diğerini yok etmek ister gibi…
Acıma yok, merhamet şefkat yok.
İhanet her alanda kol geziyor. Kıskançlık, hasetlik aldı başını gidiyor. Kötülük edenler çok.
İyilik eden güzel insanlar yok.
İnsanların birbirlerine olan sevgileriyse kısa süreli. Saygıysa hiç yok.
İnsanlık adeta öldü!
Düzeleceği de hiç yok.
Sanki Pandora’nın kutusundaki umutlar da yok oldu.
Anlamadım gitti!
Boş dünya boş!
Kalpler kirlendi.
Sahi, kalp kirini hangi deterjan temizler?
Emine Pişiren / Kocaeli