Okuldan geldikten sonra sistemi kurduk. Fakat hata yaptık mı? diye tereddüt ettik. Kardeşime kalsa, öğretmenin anlattığı gibi kurdu. Öğretmen kaldıraç için, sırığın bir ucunu, neyi kaldıracaksak, diğer ucuna da biz ayağımızla basacağız. Ortasına da destek koyacağız demişti.
Sırık yerine babamın yeni yaptığı kürek sapını kullandık. Kürek sapını kaldırmak istediğimiz kütüğün altına yerleştirdik. Bir bilgin demiş ki, bana kaldıraç için gerekli malzemeleri verin dünyayı kaldırayım. Kardeşime “Dünya kalkıyorsa kütüğü kaldırırız,” dedim. Fakat içimde de ya üç gündür babamın uğraştığı kürek sapı kırılırsa diye de bir his doğdu. Kardeşim ürkek gözlerle bana baktı. Öğretmenin anlattığı gibi kurduk, niçin kırılsın ki dedi.
Kaldıraç için deneme zamanı geldi. Kürek sapının uç kısmına bastık ve kütüğü kaldırmasını beklerken, kürek sapı kırılmasın mı? Bozuldum, kızardım. Ne diyeceğimi şaşırdım. Kardeşime, “Gördün mü yaptığın yanlış yüzünden sap kırıldı. Üç gündür kürek sapı yapacağım diye babamın canı çıktı. Biz bir saniyede kırdık.” Dedim.
Kardeşim de sıkıldı, yüzü soldu ve gözleri kızardı. Kürek sapının yapılacağı ağacı bulmak önemli, her yerde bulunmuyor. Bulunan ağaç dalının hafif eğri, çalışmaya uygun, sağlam ve güçlü olması gerekir. Kardeşim dert yanmaya başladı.” Kaldıraç nerden aklımıza geldi. Hadi geldi, başka bir sırık bulamaz mıydık? ne diyeceğiz babama.”
Islak kalan kürek ve kazmaların sapları çürüyor. Bu durumdaki saplar, az bir zorlamada kırılıyor. Onun için yerine yenisini yapmak gerekiyor. Kürek sapını kırdık. Neşeli giden kaldıraç uygulaması, yaptığımız bir hata yüzünden, çözümü olmayan problem hâline geldi. Kürek sapını yapamayız, satın alamayız ve yapılabilecek ağacı bilemeyiz. Babam kim bilir nereden bulmuştu.
Yaptığımız hatanın bize neye mal olacağını kara kara düşünmeye başladık. Kardeşime, “Neşeni kaybetme, hayatın çok sesliliğinde bazı sesleri duymayacaksın,” Dedim. Fakat kürek sapının çatırdayarak kırılma sesi kulağımdan hiç çıkmıyordu. Çıksa bir daha düşünmemek için elimden geleni yapardım.
Tahmin etmediğimiz bir olay bizim moralimizi sıfıra çıkarttı. Bizim için neşe ve sevinç kürek sapının arkasında gizli kaldı. Hatamızı hayata yüklüyoruz ama insan aciz kalınca konuşuyor işte.
Kardeşim eve girmek istemedi. Çimende bacağımıza sarılan, moraliniz bozulmasın dercesine oynayan köpeğimizle zaman geçirmeye başladık. Fındığımızın da yapmadığı şaklabanlık kalmadı. Biz yine kürekte ve soğuk bir neşeyle fındıkla beraberiz. Kardeşim, “Ah bu şarkıların gözü kör olsun,” Dedi.
Suçluluk duygusunun tavan yaptığı bir sırada, babam sırtında odun yüküyle geldi. “Buldunuz fındığı oynuyorsunuz,” Dedi. Mereğin kapısına döndü. “Erken mi dağıldınız,” Dedi. “Öğretmenler toplantısı varmış bizi de bıraktılar,” Dedim. Fındık babamın ellerine sarıldı, ayakları arasından dolandı. Babam odun yükünü mereğe bıraktı ve dışarı çıktı. Kapıda kurduğumuz kürek sapını baş rolde oynattığımız ve bizim de kafamızı meşgul eden kırık sapı gördü.
Sinirlendi, baktı ve bize döndü, ne yaptınız da kırıldı, dedi. Kardeşim solmuş yüzüyle bana baktı. İkimiz de hareketsiz kaldık. Kaldıraç deneyinin uygulamasını yapacaktık. Kütüğü kaldıracaktık, öğretmenin anlattıklarını aynen yaptığımızı sandık, fakat kırıldı.
Babam daha çok kızdı. Size diyorum, öğretmenlerinizi doğru dürüst dinleyin ki, öğrenesiniz. Anlamadığınız yeri ise sorun. Tuttuğunuz notu geldiğinizde tekrar edin. Öğretmen kaldıracı anlattı mı? İkimiz de kafamızı salladık. Eğer öğretmeni iyi dinleseydiniz uygulamayı da başarılı bir şekilde yürütürdünüz. Yarın öğretmene ne diyeceksiniz.
Öğrenmiş olsaydınız uygulamanızda kürek sapı kırılmazdı. Bakınız çok iyi ders dinleyeceksiniz ve öğreneceksiniz.
Kardeşime baktım ve yüzünün rengi yerine geldi. Dersleri öğrenme konusunda dersimizi aldık.
Bazı anılarımızı, çöp kutusuna atmak istesek de onlar daha çok yakamıza yapışıyor.