İnsanları sadece menfaatlerinden ibaretmiş gibi algılayan pragmatizm, kahraman ve kahramanlılığa ait düşünce dünyasını, baştan mahkum eder.Duygusallığı bırak kardeşim, “realiteye bak” sözü buradan çıkıp gelir. Bu dünyada iradenin de var olabileceği hesabını yapmaz.
Yararcının çıkar hesaplarında, hep şu vardır. Nasıl olsa, o çıkarına göre hesap yapacaktır. O çıkarına göre hesap yapacağına göre, benim ortaya koyduğum dayatmaya hayır diyemez. Satın alınacak kişinin kendisinin doğrudan bir çıkar hesabı olmasa bile, çocuğunun, yakınlarının, damadının zarar görmesini istemez. Dolayısı ile ses çıkarmaz, hesabı yapılır.
Emperyalizmin kurumların başındakileri teslim alma esası budur. Bu esasa göre teslim alamaz ise şantaj, tertip ve karalama makinesi devreye girer. V.s.
Fedailer ve kahramanlar işte bu hesabı bozanlardır.
Şimdi size kahramanımızın ismini vereyim. Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya.
Batı destekli gericilik, gücünün doruğunda iken, muhalefet tel tel dökülürken, ortada elle tutulur bir güç yokken, bir Cumhuriyet Fedaisi çıkıyor. Hayır, Anayasaya aykırı işler yapamazsınız diyor.
Bu durum bize 1908’i hatırlatıyor. Gerici ayaklanmaların ayyuka çıktığı, Abdülhamit jurnalciliğinin ve istibdadının zirve yaptığı bir dönem. Bir avuç ilerici aydın, bunları yenilgiye uğratıyor.
O zaman da, öncüler ortaya çıkıyor. Arkasına aydınlanmanın fedailerini alıyor. Bu durumu gören Harekât Ordusu Selanik’ten gelerek duruma el koyuyor.
Kuran hükümlerine(İslam Hukukuna) göre yöneteceğiz diyenler ile çağdaş hükümlere göre yöneteceğiz diyenler arasındaki hesaplaşmada aydınlanmacılar(laikler) kazanıyor. 31 Mart 1908
Bir Abdulhamit daha iktidarda, gericiler gene ayaklandı. Şer-i Hukuku getirmek istiyorlar.
Önümüzdeki saatlerde ve günlerde, Türkiye’yi Kuran hükümlerine göre idare edeceğiz diyenlerden şunu işiteceğiz. Yalçınkaya’nın arkasında ordu var. Yoksa bu kahramanlığı yapamazdı diyecekler.
Hangi kahraman çıkarsa çıksın, bunlar karalama ve karartma ile onu yok etmeye çalışacaklar. Daha doğrusu aydınlanmayı yeneceklerini sanacaklar.
Bizi bir avuç sananlar, onlar nasıl olsa örgütlü değiller hesabı ile saldıranlar yanılıyorlar.
Bir avuç da olsak, örgütsüz de olsak kahramanlarımız bize yetecektir.
Bir de bu kahramanlar bir çatı altında toplanırlarsa…