Kahırda lütuf var… Sabredene
Allah’ım, bu aşkı yani “sabrı ve şükrü…” bize lütfettiğin için sana şükürler olsun. Biliyorum ki, senin kahrında bize sonsuz lütuflar var… diyelim.
Hz Eyyup hastalandı ve sabretti… sabır nedir mi? Kahrı ödüle çevirirsin sabırla… Allah dostlarına zarar verebilecek bir şey yaratmadı… Şeytan zarar veremez. Allaha sığınırsan şehvet ödül kazandırır zinadan kaçtıkça… Ve neslin üremesine şehveti vasıta et… Dört evlilği kınayanlar bir gün muhtaç kalabilirler… Hastalıklar ve savaşlar soykırımı etkisi yapabilir çünkü… Ve peygamberimiz evliliklerle akrabalıklar kurdu… Davasına hadim oldu bu akrabalıklar… “ameller niyetlere göre değer kazanır…” evlilik var evlilik var.
Evet… “ameller niyetlere göre değer kazanır…” Uyumazsan cihad edemezsin. Amacı cihat olanın uykusu da ibadettir. Mal kazanması da makam kazanması da… yemesi de. sağlığı da…
Evet… “ameller niyetlere göre değer kazanır…” Medeniyette geri kalmamıza sebep olan tefrikayla kavga ve Terakki için vakıflar kurulması da cihattı… Ama Osmanlı içten yıkıldı… ve Terakkiye hadim olanlar engellendi. Haçlılarca engellendi… ve İslam geri bıraktı denildi…evet…İslam dünyasının birliği yıkıldı önce… Birliğe gereken önem verilmedi… Birliğe ve Terakkiye dinin verdiği önem verilmedi…
Evet… “ameller niyetlere göre değer kazanır…” tebliğ çok değerli tevbeye zemin hazırlamak için… Tebliğ sadece insan ve cinler seviyesinde bir zikirdir… Hayvanlar da RAZZAK sıfatını biliyor. Tevvap sıfatı bilinsin istedi ins ve cin yaratıldı. Ekmel bir marifetullah “Ya tevvap”zikridir…
Evet…”ameller niyetlere göre değer kazanır… İbadetlerimiz bir tevbe olsun… Tevbe… mürşitler tevbeye çağırdıkları için güzeldir. Namaz oruç yani İslamın şartları ve imam şartları tevbe etkisinden dolayı önemli addedildiler… Günah çıkarma yok bizim dinimizde ama namaz bir günahtan arınmadır tevbedir…
Kahırda lütuf var…
“Kahrın da hoş lütfun da hoş” de… Sabreden kahrı ödüle döndürür… Allaha sığınana kahrı da sığındırır… Annenin dövdüğü çocuk anneye kaçar… Ve hatasından dönüş yapar annesinin kendisini sevmesini sağlar…
Kahırda lütuf var…
Bir insanın gülmesi, Cenab-ı Hakk’ın o kula lütfünu, ihsanını anlatmada, hikaye etmektedir. Bir insanın ağlaması, feryat etmesi de Hakk’ın kahrından bir şikayettir.
Aziz Hüdaî hazretleri;“Hoştur bana senden gelen, Ya gonca veyahut diken! Lütfun da hoş kahrın da hoş” demiş…
Evet… Hakk’tan gelen lutuf, gaflette olan kişiyi öyle şaşırtır ki, o Hakk’ın kahrını düşünmemek cinayetini işler de daima güleceğini zanneder. Kahır gaflet elbisesini yırtmamız içinde gelir… Ve sabırla ödülünü artırsın diye gelir…
Evet… “Paha biçilmez akîk pislik içinde gizlendiği gibi, Hakk’ın kahrı içinde lütuf gizlenmiştır. demiş hz mevlana… (Mesnevî, c. V, no. 1665)
Ölü canlandırılır hasta şifa bulur çünkü seni seven Allah var. Sabret… evet… Kahır sabırla ödül al der insana
Evet… seni seven Allah var bunu unutursan kahır acı verir… Unutmassan seni sevenin olduğunu, tatlanır… “Sevgiyle acılar, tatlılaşır; bakırlar altına dönüşür.
Muhabbetle tortular, berraklaşır; dertler, şifa verir.
Muhabbetle ölü, canlandırılır. Sevgiyle padişah, köle yapılır. demiş hz Mevlana”(Mesnevî, II/ 1529-1531)
Kadere razı ol.. .Kahırda lütuf var… Gafletimden uyandırmaya geldi bu KAHIR bana de… Allahı suçlamayı bırak… Allahtan ve dininden şikayeti bırak… Dostunu, düşmanına şikâyetten utan”Dinim beni geri bıraktı deme. =Terakkim engelndi de… Gaflet vardı de… ve dünyada kazancın az da olsa da ahirette çok olacak…de…
Evet… Dostunu, düşmanına şikâyetten utan… yakışan bu. Kaderden Allahı suçlayan yırt gaflet gömleğini… ces) kretini besle…semiz at gibi olsun cesaretin…
Yırt gaflet gömleğini…ey kaderden Allahı suçlayan suç bende de… Evet… Süleyman Uludağ’ın Cüneyd-i Bağdadi biyografisinde ilginç bir anekdot var. Günlerden bir gün hem Cüneyd-i Bağdadi ve İmam Şibli hazretleri aynı anda hasta olur. Hıristiyan bir doktor önce İmam Şibli’yi muayene etmek için evine gider. “Neyin var, neren ağrıyor?” dediğinde ise Şibli “Hiçbir şeyim yok” diye cevap verir. Cüneyd-i Bağdadi’ye gidip aynı soruyu sorduğunda ise Cüneyd-i Bağdadi hazretleri ağrı ve şikâyetlerini tek tek anlatır. Doktor da gerekli tedaviyi yapar ve ayrılır. Hastalıkları geçip bir araya geldiklerinde İmam Şibli; neden doktora derdini açtın dediğinde Cüneyd-i Bağdadi; “O, dostuna bunu yaparsa düşmanına ne yapar? Bunu bilsin istedim” cevabını verir ve sen neden şikâyetini söylemedin diye sorar. İmam Şibli ise “Dostumu, düşmanıma şikâyetten utandım” der.