Eldivenleri ve işçi önlüğü ile mürekkep yalamışa benziyordu. Yorgunluk hareketlerine yansımıştı. Hayatın çilesi yüzünden okunuyordu. Sararıp solmuş ve gözlerinin feri kaçmıştı.
Kâğıt ve naylon toplayıcısı, akşam karanlığının çökmesini beklediğini söyledi. Üniversiteyi bitireli dört yıl olmuştu. Atanma adına geçen dört yıl, kırk yıl gibi geldi, dedi. Kırk yıl, dile kolay, sesi hayata küsmüş gibi çıkıyordu. Bu süre içerisinde işiyle ve insanlarla hiçbir iletişim kuramamıştı. Gecesini gündüzüne katıp koşturuyor fakat hayal bile kuramıyordu.
Kâğıt ve defterlerden oluşan bir koliyi ona verdim. Şaşkın şaşkın baktı ve teşekkür etti. Gerçeklerden uzaklaşmış ve itilmiş bir zafiyete kapılmıştı. Kendini dışlanmış hissediyordu. Atanmamışsan kendine bir iş bulmuş çalışıyorsun, ne kadar güzel. Güçlü ve samimi olmalısın, kendine güvenmelisin. İyilikten ve iyilerle birlik olmalısın, dedim.
İstanbul’da okumuş, çalışmış ve ailesine yardım bile etmiş. Babası da evi yaptırmış, durulacak hâle gelmiş. Mezun olduğum yaz, sınavlara köyde hazırlandım. O günlerde babam tahta köprüden geçerken, dereye düşüyor ve azgın sulara kapılıp kayboluyor. Annemin de kalbi acısına dayanamayıp vefat edince dünyam yıkılıyor. Köyü beş sene sonra buldum ve beş gün sonra gitmemek üzere kaybettim. Çünkü köyü sattım ve buradan ev aldım.
Atama beklerken, kâğıt topluyorum. Bir iki tane fabrika ile anlaşıp atıklarını alma iznini alabilirsem, kendimi düzeltebilirim. Bu tür toplama olayından vazgeçerim. Çünkü çok çeşitli olaylarla karşılaşıyorsun. Geçende pencereden atılan kitap paketi omuzuma denk geldi ve iki ay kolumu kaldıramadım. Yine peşimden çöp konteynırına otobüs girdi ve ana ile oğul ezildi.
Alkolikler önümüzü kesiyor ve bıçak çektikleri de oluyor. Hayat köprüsünden babam geçemedi ve ben geçmeye çalışıyorum. Karamsar düşünceler beynime etken oluyor ve istek ve azmimi kırıyor.
Soğuk iliklerime işliyor. Fakat işimi bırakmıyorum. Normal bir işe de girmeyi düşünüyorum.
Hayat köprüsünden geçmeyi başaracağıma inanıyorum.