Nasıl yazılır?
Nasıl yazılmalı?
Bazen insan kalemi eline alınca nerden geldiği belli olmayan kelimeler dökülüyor satırlara. Siz bir düşünüyorsunuz kalem on yazıyor.
Hele bir de derdin varsa değme yazının keyfine. Değil kelime düşünmek, fazlalıkları ayıklıyorsunuz. Bazen de ne yazsam acaba diye
uğraşıp duruyorsunuz. Yarınki köşe sizi bekliyor. Az da olsa bir okurunuz yani sizi takip edeniniz varsa yük büyük oluyor.
Bu akşam da böyle benim için. Saat gecenin 24´üne yaklaşmış ben hala yarına ne yazsam diye düşünüyorum.
Aslında bir sürü konu geliyor insanın hatırına. Geliyor gelmesine de içiniz kabul etmiyor o konuları. Bunları daha sonra yazarım diye düşünüyorsunuz. Zaman ilerliyor. Yatak yorgan sizi çağırıyor. Yastık kendi yerini çoktan almış.
Ben hala gerekli kelimeleri düşünüyorum.
Neyi yazmalı, nasıl yazmalı?
Sonra maziye gidiyorsunuz bir an. Mazi yani insanın hafızası. Neler saklı değil ki orada. Bazı şeyler yazmaya gelmiyor. Çünkü ifşa ile itiraf arası bir şey de ondan. Hem durup dururken başınıza iş açma tehlikesi de taşıyor bazı konular. Eski defterleri açmak iyiye gelmiyor bazen.
Hafızanızda yare de ağyara (düşman) da ait bazı konular geliyor. Yani bir belanın içine düşüyorsunuz gece gece. Sabaha erteleseniz yazamama tehlikesi var. Çık işin içinden, çıkabilirseniz.
Aklıma rahmetli Karakoç´un bir dörtlüğü geliyor. Dörtlük şöyle:
Yâr deyince, kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
Lâmbada titreyen alev üşüyor
Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihriban.
Dörtlük bu, bu olmasına da şimdi bu saatte akla gelecek şey mi yani? Yok kalem elden düşüyor, yok aklım şaşıyor, hatta lambadaki alev bile üşüyor.
Hülasa:“Aşk kâğıda yazılmıyor…”
Kâğıda yazılmayacak da nereye yazılacak. Yarın kâğıttan yazı okuyacak onca kişi varken. Hem aşkı kağıda yazmak uygun mu? Onu gönle yazmak lazım Hatta yazılmıştır bile.
En iyisi bu konuyu geçmek lazım. Dedim ya bu yaştan, bu saatten sonra insanın başına dert açmaktan başka ne olabilir böyle bir konuyu yazmak.
Zaman daralmaya başladı. Vakit gece yarısına yaklaştı. Biz hala düşünmekteyiz. İçimden bir ses “Git uyu” diyor da uyan kim?
İlla kâğıda bir şeyler yazmam lazım.
Boşuna uğraşma.
Niye?
Kâğıda yazılmıyor ki…