İbretlik olay İngiltere’de yaşandı.
İngiliz aile evlerinde birkaç gün sürecek su tesisatına dair arızanın giderilmesi için tatile çıkacakları zamanı seçtiler.
Güvendikleri sıhhi tesisatçı Tom’u çağırdılar. Evdeki arızayı tarif edip tatilden dönene kadar işi bitirmesini rica ettiler.
Ev sahipleri sıhhi tesisatçı Tom’a evde iki hayvan olduğunu, kalorifer peteğinin önünde yatan iri köpek Joe’nun zararsız, kafesteki papağana karşı ise dikkatli olmasını istediler.
Papağanın aşırı küfürbaz olduğunu, çok konuştuğunu, sürekli kendisine laf atıp küfürler edeceğini söyleyerek cevap vermemesi konusunda Tom’u uyardılar.
Ev sahipleri tekrar ve ısrarla: “Sana ne kadar küfürler savursa, sataşsa, tahrikte etse asla ve asla cevap verme! Çok bunaltırsa kulaklığını tak müziğini dinle, duyma, ama kesinlikle ve kesinlikle papağana karşılık verme” dediler.
Tom ertesi gün işine başladı.
Gerçekten iri köpek Joe kalorifer peteğinin önünde sessizce uyuyordu.
Fakat papağan söyledikleri gibi hiç susmuyordu!
Sürekli küfürler, sataşmalar, alaylar, tahrikkar sözler…
Tom sıkı sıkı tembih edildiği için asla cevap vermiyordu. Ancak diğer taraftan birkaç küfürde kendisi sallasa, içini soğutsa kafesteki bir papağan ne yapabilir diye kendi kendine sormadan da edemiyordu.
Birinci günü kafası tam anlamıyla sişmiş, bir kamyon küfür yemiş olarak tamamlayan Tom, ikinci gün mesaisine de aynı küfür, alay ve hakaretlerle başladı.
Günün sonlarına doğru, yorgunluk, stres, kafasının tamamen şişmesi ve papağanın kafesteki bir kuş olduğuna aldanıp, papağana okkalı bir küfür savurdu.
Papağan şok olmuştu!
Çünkü kendisine cevap verilmesine alışık değildi.
Sahipleri insanları sürekli cevap verilmemesi konusunda uyarıp papağana küfür etme, sataşma, alay etme konforu sağlamışlardı.
Papağan bir süre sessiz kalınca Tom rahatlamış, olayı kökünden çözdüğünü zannetmişti.
Oysa bu sessizlik tam anlamıyla “fırtına öncesi sessizlikti.”
Papağan orduya savaş öncesi komut veren bir mareşal edasıyla iri köpek Joe’ya bağırdı.
“Yakala ve parçala Joe!”
Papağandan emri alan iri köpek Joe bir anda ayağa kalktı ve o sakin görünen köpeğin içinden adeta bir canavar çıktı.
Bütün hız ve hıncıyla Tom’un üzerine atılan iri köpek Joe Tom’u hastanelik etti.
Ev sahipleri Tom’u hastanede ziyaret ettiler. Üzgün olduklarını ama cevap vermemesi gerektiğini söylediklerini hatırlattılar.
Kıssadan hissemiz şudur dostlar!
Aileden, kurumlara, STK’lardan şirketlere, basın-yayın organlarından sosyal medya mecralarına kadar birçok mahfilden insanlar kafesteki papağan gibi dilleriyle oluşturdukları fitnelerle kendilerini güvende gördükleri kafeslerinden toplumu emre hazır Joe’ları kullanarak zehirliyorlar.
Evin içinde, kurum ve kuruluşlarda iri köpek Joe gibi kolay gaza ve dolduruşa gelen insanları doldurup kendileri perde arkasında masum fotoğraf vermeye devam ediyorlar.
Sözle yapılan fitne silahla yapılan zarardan daha derin, daha sürekli ve daha zararlıdır.
Kur’an-ı Kerim bu etkiye Bakara suresi 191. Ayette “fitne cinayetten şiddetlidir” ifadesi ile işaret etmiştir.
Bize düşen göreve gelince; kafesteki papağanları güvende olduklarını düşündükleri kafeslerinden dışarı riskli alana çıkarmak ve iri köpek Joe’ları onların tasallutundan kurtarıp akıllarını başlarına almalarını sağlamak.
Yoksa bu güvenli(!) kafeslerdeki papağanlar çok can yakacak!