Yarın 'Dünya Kadınlar Günü…' Türkiye'de çeşitli faaliyetlerle kutlanacak. Beni, kadınlara hoş görünmeye çalışan 'erkek feminist'lerden biri zannetmeyiniz. Ancak, kendi cinsine ait 'kas gücü' üstünlüğünün, insanlığın en büyük eşitsizliğine sebep olmasını kabullenemiyorum.
Riyakâr Batı, kadına çoğunlukla bir 'meta' olarak bakmıştır. Feodalite, Sömürgecilik ve Sanayi Devrimi dönemlerinde kadın hep ezilmiş; Aydınlanma Çağı diye adlandırılan son dönemde ise kadın özellikle cinsiyeti ön plâna çıkarılarak istismar edilmiştir. Hâlen 'poligami'nin amansız düşmanı olan Batı'nın, 'evlilik dışı ilişkilerde' duyarlı olduğunu söyleyemeyiz.
'Kadın'ın insan bile kabul edilmediği yıllardan, yani kadının 'şeytan', 'cadı' sayılarak milyonlarcasının meydanlarda yakıldığı Orta Çağ Avrupası'ndan bin sene önce, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) 'Veda Hutbesi'nde, insanlık tarihinde ilk olarak 'kadın hakları'nı dile getirdiğini görüyoruz. Hz. Peygamber, 'Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır' diyerek hâlen geçerli olan bir kadın- erkek eşitliği/ adaleti dengesini kurmuştur.
Türk kültüründe de kadın her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Atatürk, kadın hakları konusunda çağının ötesinde çok ileri adımlar atmış ve Türk kadınının bugünkü sosyal statüsünün kazandırılmasında önemli rol oynamıştır.
***
AK Parti İktidarı döneminde 'Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı'na hep çalışkan ve dirayetli isimler atanmıştır. İlk Bakan Güldal Akşit, Bakanlığın çalışmalarını yerine oturtarak faaliyetlerine istikamet vermiş; daha sonra Nimet Çubukçu, kadına yönelik şiddetle mücadele ve diğer konularda önemli adımlar atmış ve kendisinden sonra gelen Selma Aliye Kavaf da bu çalışmaları yenileriyle birlikte devam ettirmiştir. 2011 Genel Seçimlerinden sonra, 'Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı', isabetli bir tercihle 'Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na dönüştürülmüş ve Bakanlığa Fatma Şahin atanmıştır. Bence Fatma Şahin, Başbakan Erdoğan'ın en isabetli tercihlerinden biridir. Bakanlığa atandığı günden beri bir an dahi fasıla vermeden koşuşturmakta ve hemen her gün yeni bir icraatını açıklamaktadır.
Bakan Şahin, 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele' konusundaki faaliyetleri çok hızlandırmış ve yeni bir 'Ulusal Eylem Planı'na bağlamıştır. Bütün tedbirlere ve mücadeleye rağmen, Türkiye'de son yıllarda kadına yönelik şiddet olaylarının artmış görünmesini iyi tahlil etmek lâzımdır. Daha önce önemli olay kabul edilmeyen ve aile içi geçimsizlikler varsayılan yahut da adî cinayet ve yaralama olarak görülen olayların artık 'kadına yönelik şiddet' olduğu anlaşılmıştır. Bu çerçeveden bakıldığında, kadına yönelik şiddetle mücadelenin olumlu sonuçları kolaylıkla fark edilecektir.
***
Bakan Şahin'in hiç mübalağasız binlerce icraatı arasında, sadece 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Plânı' (2012-2015)'nı hazırlaması ve uygulamaya başlaması dahi çok önemlidir. 2007-2010 dönemini kapsayan ve Nimet Çubukçu döneminde hazırlanan ilk eylem plânından sonra 2012'de yürürlüğe giren bu plan, mevzuat düzenlemeleri, zihinsel dönüşüm, kadının güçlendirilmesi ve koruyucu hizmet sunumu, sağlık hizmetleri sunumu ve koordinasyon olmak üzere 5 temel alanda iyileştirmeler hedeflemektedir.
Fatma Şahin'i, çalışmaları ve başarılarından dolayı kutluyor, eylem plânının sonuna kadar bakan olarak icraatına devamını diliyorum.