Sanal alem, tam bir alem..
Erkek egemen dünyanın sanalında bile erkek egemen.
Kadını yüceltiyor yazdıklarıyla güya eril düşünüş, değer atfediyor kendince belki de değersiz gördüğü biz kadınlara!
Tanımadığım bir karşı cins atmış mesajı messenger ortamıma.
Ne diyelim? Eyvallah..
Kadının çektiklerini, yaşadıklarını yazarken, bunları yapması hasebiyle kadına değer veriyor sanki eril düşünüş. Lütfetmiş.
Özelden cevap vermek yerine, örnek olsun istedim böyle düşünenler için.
Buyrun eril düşünce anlatıyor bir kadına kadını;
““Anlatayım sana kadın nedir..????
Biliyor musun.
Kadın namustur. “
Cevap hakkımı kullanıyorum;
Önce insan, sonra kadınım. Sizin kastettiğiniz namus eğer kadını hapsettiğiniz görülmeyen kafesse, biz kadınlar almayalım, önden siz buyurun. Kadının cinselliğini zapt-ı rapt altına almak isteyenler ve kadını kendi mülkiyeti altındaki bir mal gibi görenler için, eril zihniyet çıkarları için, bu tarzda düşünenlerce kasten kadına vurulmuş zincirleri çözün.
Namus kelimesini doğru anlamlandıramadıkça, anlayamadıkça; toplum da, sözüm ona övmeye çalıştığınız kadınlar da daha çok şey kaybedecektir.
Namus; “dürüstlük, hak hukuk yememe, çalmama, çırpmama, karalamama vb.” gibi gerçek erdemlerdir.
Yozlaşma ;aslen cinsel hayatla, cinsellikle değil, “ahlak” ve “ namus” kavramlarını yanlış anlama, yanlış içselleştirme sebebi ile ve asıl ahlak ve namusun sümen altı edilmesinden ileri gelmektedir. Ne röntgenciyim, ne dedikoducu. Herkesin özel hayatı kendisini ilgilendirir. Kadının bedeni de, “namus” diye atfettiğiniz cinselliği de kendi kararlarına ve kendisine aittir. Cinselliği “namus” olarak görmekte ısrarcı iseniz, kaybolan değerler sisteminde önce erkek olarak sizler aynayı kendinize çeviriniz. Kadının namusu, erkeğin namusu değil
“ insanın namusu”nu göz önüne alınız.
***********
“Kadın var olma sebebimizdir .”
Sanırım analığa övgü ya da ben öyle anlamak istiyorum.
*************
“Kadın sırf namusuna laf gelmesin diye sevmediği bir adamla yıllarca aynı yatağı paylaşandır.”
Sebep? Neden? Bu bir nitelik değildir. Ataerkil sistemin, toplumun, el alem baskısının dayatmasıdır bu. Ekonomik ve sosyal anlamda ayakta tek başına kalamayan kadının çaresizliğidir. Bu övünülecek bir şey değil. Hatta ve hatta iki yüzlülüktür. Bir konu daha var ki; evlilik içi tecavüzler çoğunlukla gizlenmekte ve görülmemektedir. Tecavüzün evlilik içi ve dışı olmaz. Tecavüz; adı üstünde tecavüzdür, suçtur, kadına şiddettir.
**************
“Kadın çocukları üzülmesin diye aynı evi paylaşandır.”
Neden? Sağlıklı bir ortamda büyümeyen çocuklardan hangi ruhsal sağlığı bekliyorsunuz? Neden bunu yapmak zorunda kadın? Neden ataerki toplum buna zorluyor kadını, neden bunu dayatıyor?
*********
“Kadın görünüşü güçsüz ama yüreği en güçlü olandır.”
“Kadın biz 1 saat çocuğumuza bakamazken o bizi 9 ay karnında taşıyıp sonrada büyütendir.”
Keşke çocuklarınıza 1 saatten daha fazla zaman ayırmaya çalışsaydınız. Keşke kadına yüklediğiniz ev işi, çocuk bakımı gibi hizmetleri eşitlikle paylaşsaydınız. Yaşam gibi mesela, sevgi gibi.
*********
“Kadın bize en güzel yemekleri yapandır. Kadın Biz televizyonda kendi istediğimizi acarken iç çekip susandır “
Sebep? Kadın köle mi? Hizmetkar mı?
Siz yemek yapmaktan, hayatınızı idame ettirmekten aciz misiniz, yoksa padişah mı?
***********
“Kadın biz kahvede kafede paramızı harcarken o 100 lira biriksinde çocuğuma şunu alayım ya da şu elbiseyi alacağım diyendir.”
-Sebep? Bunu yazarken gerçekten vicdanınız hiç sızlamadı mı?
*************
“Kadın her gün yollarımızı bekleyendir.
Ama en önemlisi kadın sevgisi olmadan bir hiçiz biz…”
*************
Evet, tırnak içi yazılar sanaldaki bir erkeğe ait. Kadını bu söylemlerle güya yüceltip, sonra da sevgiden dem vuruyor arkadaşımız. Sevgi?
Bence kadına kadını anlatan bu şahıs, ne kadını, ne namusu, ne insanı, ne paylaşmayı, ne de sevmeyi ve değer vermeyi biliyor.
Hoş tam da yazdıkları gibi düşünenler olduğunun da farkındayım.
Bu sebeple yazıya döküp genel bir cevap olsun istedim.
Gözlemlediğim odur ki, bu tarzda düşünenler; narsisttirler, bencildirler. Kendilerini evlerinin, ya da birlikte oldukları kadınların ağaları, paşaları, sahipleri zannederler. Kadın mecburdur eğilmeye, yol beklemeye, ev hizmetine, çocuk bakımına, istese de istemese de o yatağa girmeye, beraber yaşamaya. Kısacası kendi küçük ev feodalitelerinin feodal beyleridirler.
Kölesinin sevgisi olmazsa bir hiç olduğunu(!) ifade ile aklınca bunları yapan kadınları yücelt”miş” gibi göstererek kadınları kandırmaya, belki de yönlendirmeye çalışıyor arkadaşımız. Alkış…
Baltayı taşa vurmuş olabilir yazık. Ama bu düşünüşle daha çok taş çıkar önüne. Tavsiyem odur ki; bu mesajı olur olmadık atmasın herkese.
Yüceltme kardeşim, sen yüceltme. Senin yüceltmene ihtiyacı yok kadının, yeter ki sen gereksiz gölge etme.
Bence kadınlardan da uzak dur, bu zihniyetin değişmedikçe.
Dışarıda modern gibi gördüğünüz kafalarda bile cinsiyet ayrımcılığı had safhada. Kadının iş bölümü ile, gönüllü yardımlaşmak için yapmakta olduğu işler, zorunlu işler haline gelmiş yaşamında. Kendi yaşamını unutur olmuş en sonunda.
“Maymunu kucaklamayacaksın” derler ya, maymun kucakta kalmamış, kadını her yandan kuşatmış, nefes almasını engellemiş.
İnsanız hepimiz, hep söylerim özümüz bir.
Bırakın bu işleri de, eşitlikle, insan haklarına saygıyla ve sevgiyle elelele yürüyün yoldaşınızla birlikte.
Ötesi mi?
Boş yere ne kaleminizi, ne cebinizi, ne kendinizi yorun.
Eylemde eşitlik, saygı, sevgi ve değer olmadıkça;
ötesi palavra, ötesi hikaye…
Adil, eşit, barış ve sevgi dolu özgür yarınlar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla.