Çiçeklerinin hepsinin katmerli kadife olmasını istiyordu. Katmerli kadife çiçeği…
Bunun için, toprağı dediler, ormandan çürük kestane kökünden toprak getirtti. Suyu dediler kaynak suyuna koştu. Kaynak suyundan başka su kullanmadı. Tohum dediler, düşündü. Çünkü tohuma dış etki renk değişimine neden olmazdı.
Siyah lâleyi örnek almıştı. Siyah lâle nasıl farklıysa o da farklı kadife çiçeği elde etmek istiyordu. Onun için farklı kadife çiçeği, katmerli olanıydı.
Kadife çiçeğinin tohumlarıyla gezer, anlayana sorardı. Tohumların kalitesini sorar, bunlardan katmerli olabilir mi? derdi. Aradığı cevabı bir türlü bulamıyordu. Bir gün karşısına ziraat mühendisi çıktı. Mühendise konuyu sordu. Verdiği cevap karşısında tatmin oldu.
Tohumların hepsini ekeceksin ve içlerinden aradığın renkte olanlarını ayıracaksın. Diğerlerini koparacaksın. Onların poleniyle döllenmeyi gerçekleştirmeyeceksin.
İşlemi devam ettireceksin ve en az beş nesil aynı olaya devam edeceksin. Beş nesil sonra olmazsa da yılmayacaksın ve çiçek yetiştirmeye devam edeceksin. Hayalle peynir gemisi yürümüyordu. Fakat hırsla çalışıyordu. Güneşe karşı olan, çiçek bahçesi, renkli çiçekleriyle görenleri hayran bırakıyordu.
Çiçeklerinin tohumlarını alır satardı. Emekli de olduğu için bütün gününü çiçek yetiştiriciliğine veriyordu. Kesin sonucu katmerliden alamamıştı ama on çiçekten biri veya ikisi farklı olabiliyordu. Başarıya ulaştığına kanaat getiriyordu. Böylece katmerli kırmızı kadife çiçeklerini görmeye gelene tohumlarından satıyordu. Çiçeklerde dört beş nesil çalışma çok sayılmazdı. Aynı konuda domates ve salatalıkta iyileştirme çalışmasına başladı. İlaçsız tamamen organik, kaliteli ve lezzetli.
Domates ile salatalığı da dört beş nesil takip etti ve başardı. Onun için çalışmasını herkese veriyor ve satışı çok uygun olan salatalığın yaygınlaşmasını sağlıyordu.
Emekli öğretmen çalışmalarına karpuz ile devam etti. Karpuz için, uzun süre uğraştı. Çok başarısız oldu. Bunun üzerine bıraktı ve yalnız domates ile salatalığı yetiştirmeye başladı. Domates büyük lezzetli ve sulu oluyordu.
Toprağına gübre atmıyordu. Doğal gübreyi de çürüttükten sonra kullanıyordu. Tohumcu zayıflamış kemikleri çıkmıştı. Fakat tohum satmaktan iyi para kazanıyordu.
Kendine bir de laboratuvar kurmuştu. Çalışmalarını çeşitli çaprazlama deneyleriyle yapıyor ve kaliteli tohumlar elde ediyordu.