Coranavirüs Pandemisi tekrar atak yapıp, tam gaz rekora doğru koşarken 31 ilde tedbir amaçlı 2 gün sokağa çıkma yasağı uygulandı. Vatandaş gece 22:00 den sonra marketlere akın ettiği için sosyal mesafe haliyle ihlal edilmiş oldu. Virüse açık davet çıkartıp ipi göğüslemesine yardım edildi. Bu zamana kadar alınan tedbir sonuçları, emekler, uğraşlar heba olup bir çırpıda çöpe atıldı, bilinçsiz ve cahilce… Vicdanınız rahat mı markete doluşanlar?
Normalde de zorunlu olmadıkça #EvdeKalTürkiye #EvdeHayatVar denildiği halde sepetler dolusu alışverişler yapılmış, erzaklar yiyecek depolarda yerini almıştı. Yasağın saati çoğu kişiler tarafından eleştiri yağmuruna tutuldu. Kimi daha geç saatte olması gerektiğini savunurken, kimileri de gündüz saatlerinde olmalıydı deyip yazıp çizdi. Şu bir gerçek ki kafalar değişmediği müddetçe, yasağın saatinin pek de önemi olmadığını anlarsınız bir gün. Yaşanılanlar yine nizam çizgilerini aşardı. Herkes yeterince alış-verişini yapmışken, daha zuladakiler bitmeden sadece 2 gün için bu panik, telaş niye. Eminim dolaplar da az yiyecek olsa da buzluklar doludur. Oruç tuttuğunuza sayın. Kimse iki günde acına ölmez. Ama bu tedbirsizlik çok insanın ölümüne yol açabilir.
Afrika da milyonlarca çelik-çocuk açlıktan ölürken sizler kaplar dolusu çöplere yemek döküyordunuz. İsrafın bini bin paraydı. Gözler doymadı, doyuramadık. Şimdi israfa dur demenin tam da zamanı geç de olunsa…
Tam 2 yıldır eve kapatmıştım kendimi, haksızlığa tahammülsüzlüğümden. Ekmek almaya bile gitmek için zorluyordum kendimi. Canın sıkılmıyor mu evde diyenlere şimdi bende soruyorum. “Canınız sıkılmıyor mu sahi” Benim sıkılmıyordu. Dışarıda haksızlıklar daha fazla yaşandığından dışarıda sıkılıyordum aksine. Çoğu insandan da soyutlamıştım kendimi. Hatta bunu espri babında facebook sayfamda iki cümleyle özetlemiştim. ” BANA EVDE KALDI DİYENLERİN HEPSİ EVDE KALDI ŞİMDİ” diye.
#SenEvdeKalTürkiye #BenZatenEvliydim #SenEvdeKal #BenEvleneceğim diyenler de evlenemiyor artık. #HiçKimseyiTakmıyoruzArtıkMaskeden Başka… Bunları da espri vagonumuza ekleyelim dedik.
Belki de evde kalmak o kadar da kötü değildir kimbilir. Unuttuğumuz insani ilişkiler insanca olur belki. Aynaya bakıp kendimizle yüzleşiriz belki. Evde kalmanın kıymetini bilip en faydalı şekilde değerlendirelim. Çokları bazı yeteneklerini keşfettiler bu sayede. Farklı hobiler, uğraş alanları edinildi. Çok yönlü olmaya başlandı. Kimileri kendisini ve karşısındakini yeni yeni keşfeder, tanır oldu. Tüketici olmaktan üretici olmaya doğru yol alındı. Eşlerin, çocukların saçları evlerde kesildi. Kadınlar bakımlarını daha az masrafla kendileri yaptılar. Hep eskiye özlem duyan ben, aylardır ekmek pişirmek isteğimi yeni gerçekleştirip sayfamda paylaştım ve çoklarını da buna teşvik etmiş oldum. Ardı ardına ekmeğini evde pişirip paylaşanlar oldu. Bu da beni ziyadesiyle mutlu etti.
Evde artık erkeklerde yemek, temizlik, ütü vs. işleri yapmaya başladılar. Bunu da herkesle paylaşarak birbirlerine örnek oldular. Galiba biz-bizler yardımlaşmayı, paylaşmayı öğrenir olduk. Büyükşehirler çoğuna cazip gelip akın akın köylerini, kasabalarını terk edenler, şimdilerde birer birer köylerine, yani özlerine geri döndüler. Dönmeye de devam ederler gibi gözüküyor yasak ve kısıtlamalar bitince…
Bayramlarda seyranlarda anne babalar ziyaret edilmeyip tatillere gidenler, cenaze olduğunda sosyal medyadan taziyede bulunanlar mı dersin, hastalara geçmiş olsun demeler mi..? Kutlamalar vs. hepsi. Şimdi tamda istenilen gibi oldu herşey. Uzaktan iletişim, sanal iletişim. Bu da sana uzaktan eğitim olarak geri döndü. Daha ne istiyorsunuz. İNSANIN ÖLÜSÜNDEN KORKARKEN DİRİSİNDEN DE KAÇILIR OLUNDU. Büyüklerimiz insanın ölüsünden değil; dirisinden korkun derlerdi. Ölüden korkar kaçarken diriden de kaçar, korkar olduk artık. Hatta sanki bu günleri görmüşcesine bir yazımda “İNSAN GELİYOR KAÇIN!” diye başlık atmışım. Yine büyüklerimiz sokaklar tehlikeli diye çok sokaklarda olmamıza gönülleri razı gelmezdi. Onların ne kadar haklı olduğunu hep birlikte görmüş olduk böylece.
Ne gelirse insanoğlunun başına açgözlülüğünden, doyumsuzluğundan, cahilliğinden gelir. Hem ölmekten korkuyor hem de ölümün kucağına atıyor kendini. Lütfen kendinize saygınız yoksa başkalarının yaşam haklarına saygı gösterin. Hayvan hayvanken bile açgözlülük yapmıyor. Paylaşmayı biliyor. Ormanlan kralı aslan bile yediği kadar yiyor, yiyemediğiyle başka aç hayvanlar karnını doyuruyor. Allah’ın bizlere bahşettiği aklı bile yeri geldiğinde kullanamıyoruz. Bir hazımsızlık, doyumsuzluk almış başını gidiyor. Başımıza ne gelirse gelsin bu milletin çok ders çıkaracağından emin değilim artık. Zaten insana insandan başka daha büyük zarar veren bir yaratık var mıdır şu dünya yüzünde; SANMIYORUM.
Belki de insan denilen yaratığa akıl denen şey iyi gelmedi. Akıl akıllara zarar verdi.
Sokaklar bomboştu bugün.
Böyle bir sakinliğe, sessizliğe tabiatın ihtiyacı varmış. Kuşlar sakincae cıvıldaştı. Ama şen değildi ötüşleri öncekiler gibi. İnsanlar onlara acımamış ama kuşlar sanki insansız sokakları görünce neşeleri sönmüştü. Oysa biz insanlar tabiat ana, sadece insana aitmiş gibi hayvanlar ait olduğu yerlerinden kovalanıyorlardı. Oysa hiçbir canlı evlerimize girip bizleri evlerimizden kovmamıştı. Her canlıya zulmedildi. Doğa Ana katledildi. Oysaki insanoğlunun yaşamı doğaya bağlıydı. Doğayı katletmekle kendi varlığını, yaşamını katlettiğini anlamadı. Kuş gribi var diye hastalıklı olmayan binlerce tavuk diri diri yakılırken vicdanlar sızlamadı. Kimse hesap sormadı. Şimdi soruyorum sizlere; İNSANOĞLUNDAN DAHA BÜYÜK VİRÜS VAR MI DİYE..?
Azınlığında virüs var diye tüm insanlar yakılmıyor diğer insanlara bulaştırır diye. Başka bir canlı çıkarı için insanın elini, kolunu, bacağını vs. kesmiyor. Ağaçların dalını, budağını kesip sonrada boylu boyunca toprağa uzatırken bunlar hiç düşünülmedi. Dilleri yok ki konuşsalar, haykırsalar. Doğa bir şekilde öcünü alıyor şimdi. Almaya da devam da edecek. Gün gelir belki evlerimizde de güvenli şekilde oturamayacak hale gelebiliriz, kim bilebilir ki…
Dünyanın gözü önünde masum çocukları hunharca öldüren canilere dur denilmedi, işkence, tecavüz, gasp, taciz… Daha sayamadıklarım… Kendine gel artık insanoğlu. Küçük aynada değil, dev aynada bir bak gör kendini. Allah mazlumun yanındadır lafını unuttunuz. İnsanoğlu olarak bu musibetleri hak ettik. Artık bunlardan da ders almaz isek fazlası da gelir başlara…
Kim ne giyiyor eleştirme, aşağılama, hor görme. Bırak başı açık, yalınayak gezsin, bırak ister peçe, peştemal takıp gezsin karışma! Bak karıştın gördün. Erkekler dahil genç, ihtiyar demeden herkes peçe takar gibi bir maskenin ardına sığdırıldı rahat alınan nefes… İçiyor, pis sarhoş dedin ama şimdi içtiğinden içiyorsun. Ey adaletini sevdiğim Allahım! Artık bu dünya iyilere kalsın. Kahreyle her zulme devam eden kötüleri… Kahreyle ki dünya yaşanılacak hale gelsin.
Bu virüs insan seçmiyor. Zenginmiş, fakirmiş, geçmiş, ihtiyarmış, iyiymiş, kötüymüş demiyor.
Her ne kadar yaşlıların ve teknolojiye ayak uydurmamakla direnenlerin vs. yok edilmesi için düzenlenen bir komplo olduğu tezini öne sürenlere açıkçası pek katılmıyorum. Neden derseniz, durum böyle olsaydı seçici, ayrıştırıcı bir virüs üretip öyle salarlardı dünyaya. Coronadan ölenlere baktığımızda yaşlı, genç, ilerici ya da gerici ayrımı yapmadığını görüyoruz. Hatta Fatsamız da 79 yaşındaki ninemiz, bunun canlı kanıtı. Kronik rahatsızlıklarına rağmen Corona denilen belalı virüsü yendi. Ama 22 yaşındaki gencimiz maalesef yenik düştü bu illete. Niyetleri öyle de olsa bu niyetlerine nail olamadıkları gün gibi aşikâr. Bu yüzden sadece yaşlı ve çocukları eve kapatmayalım. Herkes evde kalmalı bu durumda. Zorunlu haller dışında dışarı çıkılmamalı. Çıkan da sosyal mesafe kurallarına uyarak güvenlik önlemlerini alıp öyle çıkmalı.
Büyüklerimiz birer ayaklı kütüphaneler. Her yıllarında sayfalar dolusu yaşanmışlıkların verdiği tecrübeler ve değerli bilgiler var. Dışarıya çıktığında nasıl davranmasını bilir en azından. Ama gençlerimiz öyle mi? Özgürlüklerini avantaj bilip çok rahat hareket edebiliyorlar sokaklarda. Çoğunun yaşadığı evlerinde kardeşleri, nineleri, dedeleri var. Onlara bulaşan virüs sonuçta hane halkına da bulaşmaz mı? Gençlerin çoğu hamburger çocuğu. Büyüklerimiz doğal beslenmiş olduğu için canları daha pek. Tüm bunları göz önünde bulundurup gafletten silkelenerek hep birlikte var mısın Türkiye? #EVDEKALALIM!