Hayatın son durağıdır ölüm. İnancımıza göre yalancı dünyanın sonu ebedi hayatın başlangıcıdır.” Her canlı ölümü tadacaktır. “(Al-i İmrân, 185)Bütün Canlıların canını alan
Hz. Azrail (A.S.) dahi ölümü tadacaktır.
İmtihan için geldiğimiz dünyada derslerimizi gördük. Ödevlerimizi yaptık sınava girdik ve sonuçlarını öbür dünyada alacağız. Kimimiz sınıfta kalacak, kimimiz geçeceğiz. Ödülümüz başarılı olanlara cennet, başarısız olanlara cehennem bu dünyadaki başarına, yaptıklarına, amellerine göre…
Canlıların ölümleri arasındaki tek fark ise ölüm şekli ve sebepleridir. Her insanın ölüm sebebi farlı olduğu için kimse vadesi yetti Hz. Azrail A.S. canını aldı demiyor. Kimi hastalıktan, kimi kazadan, kimi deprem, sel afetlerden, vs. kısacası bir şekilde bedene emanet olan ruhumuzu teslim ederek ebedi hayata yanı gerçek dünyaya gideceğiz. Bir can borcumuz var onu ödeyeceğiz.
ÖLÜM, ÖLÜM, EBEDİ HAYAT
Çok derin bir konu fazla inersek konu dağılıp içinden çıkılmaz hale gelir. Kısacası bu yalan dünyaya geldik ve gideceğiz. Giderken yanımıza bizi saracakları 2 metre bez ve koyacakları en fazla 1 metrelik çukur. Bütün saltanatın, dekorun, konforun, hazinen her şeyin bir metrelik kabir. Asil zenginlik senin amelin. Bu dünyada yaptığın ibadetlerin, sadakaların, hayır işlerin…
Kalıcı tek eserimiz arkamızdan hayır yapacak dua edecek insanlar ve insanlığa faydalı eserler bırakmaktır. Arkamızda hayır duası eden hiç olmazsa bir Fatiha okuyacak insanların olması ve bizleri hatırlatacak iyi eserler.
Geçmişten günümüze baktığımız zaman ‘KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ’ . Kimler unutulmadı ki. Yokluğuna dayanamayız dediğimiz nice büyük aşklar, insanlar unutulmadı ki.
Boşuna dememiş atalarımız ne ekersen onu biçersin diye. Öyleyse iyilik ekip iyilik biçelim. Bu güne kadar kötülüğün kime ne faydası oldu ki. İnsanın vicdanına yük sırtına kambur olur yapığı kötülükler. Kim kötülükten hayır gördü. Hepsinin sonlarını duyduk ve gördük. Tarih bile unutmadı. Her defasında lanet okuduk kötülük yapanlara.
Ömür denen yol uzun görünse de aslında ne kadar kısa değil mi? Kimseyi üzmeye kırmaya ahını almaya gelmiyor. Yarına çıkmaya bile garantimiz olmayan bir dünyada yaşıyoruz. Öyleyse neden başkalarına zarar verip canlarını yakıyorsunuz. Onların acıları, gözyaşları üzerine kendi mutluluğunuzu kurmaya çalışıyorsunuz. Değer mi? Hatta sağlam olur mu? Kazancınız kaybettiğiniz değerlere, ödediğiniz bedellere değer mi?
En önemlisi mutlu olabilecek vicdanınız rahat olabilecek mi?
Bu gün onun başına gelenler yarın senin başına gelmeyeceğinin garantisi var mı?
Nice sultanlar, padişahlar öldü, saltanatları bitti. Hatta sonu sefalet acı olanları da gördük. Çevrenize bir bakın kim ne götürmüş yanında. Ardında ne bırakmış. Nice zenginler öldü, geride birbirini yiyen mirasçılar bırakmadı mı? Hayra geçmediği gibi ardından küfredenler bile oldu. Kim olursan ol, ne olursan ol, zengin, fakır, sultan, garip sonun 2 metre kefen 1 metrelik çukur değil mi)